Geçmişinde önemli değerleri yetiştiren bir ulusun evlatları olarak günümüzde bizler atalarımızın bıraktığı hizmet bayrağını daha yüksekleri çekmemiz gerekirken maalesef yükseltememekteyiz, Bu gün sadece Türk Büyükleri gününü kutlamak zorunda kalmaktayız, Oysa çağdaş dünyaya yön veren nice yaşayan değere sahip olmamız gerekmekteydi, Bu anlamda dünyanın biraz gerisinde kalmışız, Hizmet yarışında yarın geç olacağı için bugünden çalışmaya başlamalıyız ki genç kuşaklar Türk Büyükleri gününde binlerce yıl önceki değerleri söyleyip durmasınlar, Oktay Sinanoğlu´nun Bye, Bye Türkçe adlı kitabının başında bir düşünden söz eder, (Düşü yazmıyorum meraklısı açıp okusun) bu düşün gerçek olacağına inanan bir Türk insanı olarak gelecek günlerin aydınlığına inanmaktayız, Büyük Atatürk´ün dediği gibi ”muhtaç olduğum kudret damarlarımdaki asil kanda mevcuttur” yeterki bu kanı bir tetikleyelim, Yarın bilimde, sanatta, sporda, siyasette, ekonomide, eğitimde dünyaya yön veren binlerce Türk aydını çıkacaktır, Arkasından da onları destekleyen yeni Mimar Sinanlar, Biruniler, Ali Kuşçular, Uluğ Beyler, İbn-i Sinalar, Dede Korkutlar, Kaşkarlı Mahmutlar, Cahit Arflar, Yaşar Doğular, Naim Süleymanoğluları, Halil Mutlular gelecektir, Bu hizmet bayrağı hiç yere düşmeyecektir, Çünkü geçmişte yapabildiklerimizi biliyoruz, Bu yapabildiklerimizi kendimize rehber aldıkça gelecekte de başarıya mutlaka ulaşacağızdır,
Türk büyükleri günü bir çağı kapatıp başka bir çağı başlatan Türk dehası Fatih sultan Mehmet Han´ın İstanbul´u aldığı gün olan 29 Mayısa verilmiştir, O Fatih ki karanlık bir çağı sonlandırmış, İnsanlığa bilimin öncülüğünü yol gösterici olarak benimsetmiştir, Her türlü değerin üstüne eğitimi, eğitimciyi koymuştur, Hocasına olan saygısını padişahlık makamından üstün saymış, Dünya padişahlığı makamı unvanının hocasının karsında kullanmamış, Bilim ki böylesine kutsaldır, Hiçbir makam bilimin eğitimin önüne geçemez, Unutmayalım ki bu günün öğrencileri yarının hangi bilim insanları olacaklarını bilemeyiz, Türk Büyükleri gününde geçmişte bizlere bu güzel vatanı armağan eden bütün Türk büyüklerine bir kez daha minnettarlığımızı gösterelim, Onlara söz verelim, Daha çok çalışacağız, daha çok eğitim alacağız, daha çok okuyacağız, Bunları yaptıktan sonra gerisi gelecektir, Pek yakın zamanda göreceğiz ki dünya yönetiminde birçok Türk olacaktır, Ama o makamlara ulaşıncaya kadar gerçekten çok çalışmalıyız, Bu günün gençleri kendinizi hep yarının DÜNYANIN HANI olacak gibi donatın, Unutmayın hayali küçük olanın dünyası da küçük olur. Hayali büyük olanın dünyası da yaşamı da büyük olur,
Bizlere bu güzel yurdu armağan eden bütün büyüklerimizin anısı önünde saygıyla eğiliyoruz, Sizler bizlerin yol göstericisisiniz,
Unutulunca
şehitler, uyuyordu tüm millet
Recep Çelik
Bozuk düzen tüm değerleri bozuk para
gibi harcıyor. Adı kuruş olmuş lira olmuş fark etmez. Kaç sıfırı az ya da fazla
ne değişir. Ülkesi için canını verirdi. Çok değerliydi... Allah rahmet eylesin.
Son söz buydu.
Işıktan korkanlar, aydınlıktan
ürkenler iş işten geçtikten sonra genelde idi diyor.
-Çok değerli idi
-Çok büyük bir insan idi
-Çok başarılı ve çalışkan idi...
-Kahraman idi...
Adam olanı bozuk para gibi
harcamasını bilenler.
Başarılı ve çalışkan olandan
çekinenler.
Başımıza gelecekte bela olur.
Önümüze çıkmasın.
En iyisi fazla ortalıkta gözükmesin.
Şöyle bir kenarda dursun.
Millet adını duymasın, görmesin ve
unutsun.
Çok büyük insan idi. Çok büyük
idareci idi. Örnek birisi idi. Çok süper idi.
Ama asla önemli yerlerde önemli
görevlere gelmemeli idi.
Niçin?
Ne olur ne olmaz idi.
Bunun adı; Işıktan korkmak.
Başarılıdan ürkmek. Çalışkandan çekinmek idi.
Karanlığı aydınlatacak bir yapıda
mı? Söz verince gerçekleştirmek için gece gündüz çalışır mı?
Millete güven mi veriyor? Yamukluğu
ve zikzak yapmayı sevmiyor mu?
İlk fırsatta çal çamuru karala.
Niçin?
Çünkü; karanlık aydınlıktan kaçar.
Işıktan korkanlar ışığı karalamak
için her yola başvurur. Birilerinin eline de ampulü tutuşturur. Vatandaşı fırıldakların
peşine koşturur. Avrupa’da 32 etnikçi Türkiyelilikçi, Malazgirt’te, Söğütte
Türk Tarihinden mirasından dem vuranlara medet umdurur.
Her dönemde moda karalamaları
vardır. Kara propagandacıların moda karalamaları. Bu günlerin moda karalaması
“çal çamuru izi kalsın.”
Bir dönem de “faşizm” moda
karalaması yapılırdı. Önüne gelene “faşist “ damgası vurulurdu.
Vatandaş soruyordu ”Bize faşist
diyorlar faşist ne demek?”
Ne faşist diyen ne de faşist denilen
bunun ne anlama geldiğini bilmiyordu.
İthal ideolojilerce kiralananlar,
ithal kelimeler ile saldırıyordu.
MHP ve Ülkücü Kuruluşlar Davasında
Başbuğ ”Faşizmle başlayan faşizmle biten bir iddianame hazırlanmış” diye
mahkemede savcılara veryansın ediyordu. Garipti ki ülkücülere faşist diyenler,
ülkücüleri yargılayanlara da, darbe yapıp yönetime el koyanlara da faşist
diyordu. Düzmece iddianameler ile Türk’ün vatanında Türk Milliyetçiliği
yargılanıyordu.
Moda sözcük buydu. Faşist dedin mi
iş biterdi.
Kelle avcıları için iyi bir sebepti.
Vampirler kana doymazdı. Işıktan,
aydınlıktan korkardı.
Kim ışık saçacak ise karanlık
aydınlanmadan yok edilmeliydi.
Genceciktiler kalleş tuzaklarda
şehit düştüler.
Genceciktiler darağaçlarına
gittiler.
Namertlerin gözünde faşisttiler.
Vatanseverlerin gönlünde ise ülkücü
yiğittiler.
Ülkeleri için kendilerini feda
ettiler. Yusufiyelerde ömür tükettiler. Sene 2003 olmuş hâlâ da tüketmekteler.
Bölücüler eve dönüşte, bölücülerle
savaşanlar hapiste.
Oyun bitti mi? Asıl, darağacında
asılması gereken bölücülerin posterleri, duvarlarda asılıyor. Darağacında asıl,
sallanması gerekenlerin posterleri yürüyüşler de sallanıyor.
Ülkesi için şehit olanların ismini,
simasını bilen yok.
Unutulunca şehitler. Uyuyordu tüm
millet.
Türk Milleti ya harekete geçecek ya
da her şeyinden vazgeçecek. Durmak değil, milliyetçi ülkücülere hareket
yakışır. Gün ülkücü hareket vaktidir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder