2 Haziran 2011 Perşembe

Ahmet Baytursunoğlu


Türkistan'ın geçmişinde yetiştirdiği yüz akı türkçülerinden A.Baytursun'un aşağıdaki ifadelerini dikkatinize sunuyorum. 1915 yılında Kars'ta açlıktan kırılan kardeşleri için söylediklerini oturup bir kez daha düşünün. Günümüzde Türk dünyasında yaşanan menfi olayları gündeme getirerek Türk
Birliği fikrini baltalamaya çalışan, tarih içinde kurulan kardeşlik bağlarını görmemezlikten gelenlere bir cevap olan bu küçük ama anlamı büyük olan yazıyı okuyun. Türklüğe çamur atmaya kalkanlar sizlerde okuyun. 1915'te kendileri açlık ve sefalet içinde iken Kars şehrinde yaşayan soydaşlarına
yardım toplamayı düşünenlerin acaba kendileri için ne menfaatleri vardı? Bunun için ne mecburiyetleri vardı? Onları bize bağlayan aynı soydan gelmemiz ve aynı ezilmişliği yaşamamızdan başka bir şey değildi. Dün böyleydi bu günde böyle. Çatlasanızda patlasanızda bu böyle. Bu yazıyı Türkiye Türkçesine kazandıran sevgili Oğuz Doğan'a teşekkürler.
Hakan Coşkunarslan

AHMET BAYTURSINULI (1872-1938)1
Hazırlayan:
Oğuz DOĞAN
www.kardasedebiyatlar.org.

Kazak Türkleri içinden çıkmış büyük dilbilimci, edebiyat tarihçisi, türokolog, şair, kompozitör ve etnograf. İlk Kazak dilbilimcisi olan Baytursınulı, bilim dünyasında ıslah ettiği Arap asıllı Kazak alfabesiyle tanınır.

1872 yılında bugünkü Qostanay oblısı, Torgay vilayeti, Tosın nahiyesinde dünyaya geldi. İlk eğitimini köy mollasından alan Baytursınulı, 1891'de Torğay şehrindeki iki yıllık Rus-Kazak mektebini bitirdikten sonra Orenburg'da bulunan öğretmen okuluna yazıldı. 1895 yılında buradan mezun oldu ve 1909 tarihine kadar Türkistan'ın değişik bölgelerinde öğretmenlik yaparak gençleri milli şuura uyandırdı.

1907'de Kazak gençlerini Ruslara karşı kışkırttığı ve Pantürkizm yaptığı gerekçesiyle görevinin başında tutuklanıp Qarqalı cezaevine kapatıldı. Bu onun hapisle ilk tanışması oldu. Baytursınulı bu ilk mahkumiyetten kısa sürede kurtulmasına rağmen, 1909 yılında dostları Ä. Bökeyhan ve M. Duwlat
ile birlikte kendini aynı suçlamalarla Semey hapishanesinde buldu. Hapisten çıkmasının ardından da 1913'e kadar hayatını sürgünde geçirdi. Bu tarihten 1917 yılına kadar gayri resmi hüviyetteki "Qazaq" Gazetesini çıkardı. Bu yıllar Ahmet Baytursınulı için Alaşorda hareketindeki siyasi faaliyetleri ve
türkoloji çalışmalarının en yoğun olarak yaşandığı yıllardır. Baytursınulı'nın ayrıca Moskova'da, Sultangaliyev, Z.V. Togan, T. Rıskulov, V. İbrahimov, F. Hoca ve N. Hocayev ile birlikte "İttihad ve Terakki" adlı gizli bir Pantürkist örgüt kurduğundan da haberdarız. O, ilmi ve fikri açıdan hayatının sonuna kadar Ceditçi-Galiyevci çizgide yer almıştır.
 
Bolşevik Devrimi ve Alaşorda Hükumetinin feshinden sonra siyasi faaliyetlerine Türkistan Cumhuriyeti'inin devlet kademelerinde devam eden Baytursunulı, 1922'de Eğitim Bakanlığına getirildi. Ömrünü halkına adayan büyük bilimadamı, 1929 yılında tekrar tıkıldığı cezaevinden 1936'da ancak
kurtulabildi. Fakat, 1938'in ilk günlerinde Stalin'in iğrenç çizmeleri altında şehit edildi.

Eserlerinin çoğu Kazak Türkçesi ve Kazak imlasıyla ilgilidir. Gazete ve dergilerde yayınlanan fikri ve ilmi makalelerinin dışındaki başlıca eserleri şunlardır: Til Qural (fonetik, morfoloji, sentaks), Ädebiyet Tanıtqış, Bayanşı, Til Jumsar, Oquw Qural (çocuk elifbası), Älippe, Sawat Aşqış, Älippe-astar, Qırıq Mısal, Krılov Mısaldarı Awdarmasınıñ Jıynağı, Masa, Oquw Qural. "Mädeniyet Tarıyxı" adlı kapsamlı eseri ise kayıptır.

JÄRDEM KOMİTETİ

Kars oblısında şabınşılıqqa uşırap, işerge tamağı, kiyerge kiyimi, panalarğa üyi joq, küysiz xalge tüsip turğan musılmandardıñ järdemge öte muqtaj bolıp jatqanı häm olarğa kömek etüw üşin är jerde musılman jamğıyattarı aşılıp, järdem berilip jatqanı "Qazaqtıñ" 103-nşi nömirinde jazılıp edi.

Orınbor musılmandarı da gubernatordan ulıqsat alıp, osı fevral'diñ 21-nşi küni järdem komitetin aşıp, tärtibin tüzep, basqaruwşıların saylap, jurttan järdem jıyuwğa ağzalar arnadı. Qazaqtan ağzalıqqa men uyğarıldım.

Basqa musılmandar janı aşıp, järdem etip jatqanda, üyi küygendi jıluwlaytın, malı ölgenge qızıl köteretin, tonalğanğa kiyim berip, at mingizetin ağayınşılıq jüzinde qayırımı köp bizdiñ Qazaq, bul tuwralı da saltın istemey qarap turmas dep, ağzalıqtı qabıl ettim.

Talanıp, şabılıp, bar mülkinen ayrılıp, aş-jalañaş otırğandar jeri jıraq bolğanmen, qanı jaqın, dini bir qarındastarıñ. Äldeqaydağını aytıp, ayawşılıq etip otır demeñder. Az-köp demey, järdem etüw, äweli, adamşılıq, ekinşi, ağayınşılıq mindetteriñ. Birewiñizdiñ bergen 5-10 tıyınıñız bir adamdı bir küngi aştıqtan qutqarmaqşı.

Qalay jiberüw retin bilmegender "Qazaq" basqarmasına jiberse, tiyisti ornına tapsıruwğa köp köp alğıs aytıp, qabıl etiledi.

1915 jıl
Axmet Baytursınulı
YARDIM KOMİTESİ

Kars vilayetinde istilaya uğrayıp, karnını doyurmaya aşı, giymeye giyimi, sığınmaya yuvası olmayan, acınacak duruma düşmüş Müslümanların yardıma müthiş derecede muhtaç halde oldukları ve onlara yardım etmek amacıyla her yerde Müslüman cemiyetleri açılarak yardıma devam edilmekte bulunduğu "Kazak Gazetesi"nin 103'üncü sayısında yazılmış idi.

Orınbor2 Müslümanları da gubernatordan3 izin alıp, bu şubatın 21'inci günü bir yardım komitesi açtı; tüzüğünü hazırlayıp, yöneticilerini seçerek halktan yardım toplamak üzere azalar tayin etti. Kazaklardan azalık için ben uygun görüldüm.

Diğer Müslümanlar merhamete gelip, yardım etmekteyken; evi yananı ısıtacak, hayvanı ölene aş sunacak, talana uğrayanı giydirecek, at bindirecek kadar kardeşlik hakkını iyi bilen bizim Kazak, bu konuda da töresini unutup bakıp durmayacaktır diyerek azalığı kabul ettim.

Talana, yağmaya maruz kalıp, bütün mallarını kaybetmiş, aç çıplak kalan bu insanlar, yaşadıkları yer uzak olsa da, kanları size yakın, dinleri sizinle bir kardeşlerinizdir. Olmayacak şeyler söylüyor, sözde merhamet ediyor demeyiniz. Az çok demeden yardım etmek; önce insanlık, sonra da kardeşlik
görevinizdir. Birinizin verdiği 5-10 kuruş, bir kişiyi bir günlük açlıktan kurtaracaktır.

Yardımlarını nasıl yollayacaklarını bilmeyenler, "Kazak Gazetesi" idaresine ulaştırmaları halinde, gerekli yere teslim edilmek üzere, şükranla kabul edilecektir.

1915 yılı
Ahmet Baytursınulı

1 Bu biyografinin hazırlanmasında şu kaynaklardan yararlanılmıştır:
1) MEKTEPOV, Amanqos; "Axmet Baytursınov", Qızıl Qırğın (37-de opat
bolğandar), Almatı 1994, s. 9-12.
2) NURĞALİYEV, Rımğaliy; "Alıp Bäyterek", Aqjol, Almatı 1991, s. 3-14.
3) TOGAN, A.Z.V; Bugünkü Türkili Türkistan, İstanbul 1981, s. 338, 354, 368,
376-7, 396, 398, 496, 514, 524.
4) NURPEYİSOV, Keñes; Alaş häm Alaşorda, s. 133-169.
5) COŞKUNARSLAN, Hakan; SSCB'de Milliyetçi Sosyalist Önderler,
www.sultangaliyev.com/gonder/sscbdemil.htm

2 Orınbor (Orenburg): Kazakistan SSC'nin ilk başkenti. Bugün Rusya
Federasyonu sınırları içindedir.

3 Gubernator: Çarlık Rusyasının işgal altında bulundurduğu ülkelerde belirli
eyaletlerin başına yerleştirdiği vali.


Sayin TÜRKISTAN BÜLTENI OKUYUCULARI!

TURKISTAN NEWSLETTER'de Çarsamba günü yayinlanan "AHMET BAYTURSINULI /1872-1938/" baslikli sayin Hakan Coskunarslanin Yavuz Akpinar beyin 'KARDES EDABIYATI' dergisinden alinan yazisila ilgili olarak asagidakileri belirtmek istiyorum;
Birzamanlar 'Esir Türkler' denilen Rus ve Çin esareti altindaki kardeslerimizi Türkiyeli kardeslerinin tanimamasi ve 'taniyorum' diyenlerinin de yanlis tanimalari, oralardan Türkiyeye gelen TÜRK OGLU TÜRK bizleri çok üzerdi... 1954-de Türkiyede sokakta bize yaklasanlarin ilk sorusu: 'Korelimisin? Çinlimisin? Japonmusun?' olurdu...
Türkiyede Kazak Türklerinin yanlis tanindigini 1973 senesinde Istanbulda yayinlanan ' ALAS TÜRKISTAN TÜRKLERININ MILLI ISTIKLAL PAROLASI' adli kitabima yazdigi 'TAKDIM'inda merhum NIHAL ATSIZ söyle belirtmisti:
'...Türkiyede -Kazak- deyince akla hemen Rus kazaklari /kozaklar/ geldigi için Türkiyeliler bu kelimeyi yadirgamislardir. Hatta bunun farkina varan bir Kazak Türkünün kendisisni -tatar- diye tanittigini
vaktiyle Dr. Cezmi Türk bana söylemisti...' Oysa bizler, 1917 senesinde kurulun milli hükümetimiz ALAS ORDA-nin Milli Marsinin ilk misirasini; 'ARGI ATAM ERTÜRK - BIZ QAZAQ ELIMIZ - Ilk atam ERTÜRK biz KAZAK eliyiz' diye baslatan KAZAK TÜRKLERIYIZ.
Bazi tarihi olaylar:
1- Türkiyede Istiklal Harbi devam ederken büyük Türkçü kazak sairi MAGCAN CUMABAYULI 'UZAKDAKI KARDESIME' diye siir yazarak agladi /Bakiniz Ord.Prof.Dr.Z.V.Togan'in Türkeli-Türkistan Tarihine/. Magcan Cumabayuli da Ahmet Baytursinuli gibi 1938-de ruslar tarafindan kursuna dizildi.
2- 1916 Senesinde Altay daglarinda /Simdi Çinlilerin idaresi altindaki bölgede/ Kazak Türklerinin Abak Kerey kolunun Merkit soyundan CAKEBEG denilen kisi vefat ederken kendi 'mal-mülkünün yarisinin
KARADENIZDEKI OSMANLI HARP FILOSUNA VERILMESINI' vesiyat etnistir /Bakiniz ozamanlar yayinlanan KAZAK gazetesi kolleksyonlarina/.
3- Merhum Nihal ATSIZ Begin Dr. Cezmi Türk'e atfen belirttigi hususu, vaktiyle Alas Orda milli hükümetinin Disisler Bakani ve Kokant Muhtariyat hükümetinin de baskani olan merhum Mustafa ÇOKAYULI bati Avropada devamli olarak 117 sayi çikardgi 'YAS TÜRKISTAN' dergisinin 1933
senesinin Ekim ayindaki 47'ci sayisinin 20 ve 24 sahifelerindeki: 'HATIRALARIM SAHIFESINDEN...Rusyadaki Türk talebeleri turmusundan' -diye yayinladigi makalasinda, KAZAK TÜRKLERINI tanimayanlarin tek Türkiyedeki sokaktaki sade insanlar degil, diplomatlarin da kardeslerini tanimadigini söyle belirtiyor:
'...Türk talebelerinin /Türkiye türklerinden gelmis talebeler degil-H.O./ hepsi kendi bulundugu okullarinda hükümete karsi hareketlere faal olarak istirak ediyordu. Türkler aleyhine ve slavyanlar
menfaatine olan faaliyetlere seferber olarak karsi çikiyordu. Türklere /Osmanli Devletine/ göndermek için gizli olarak para topluyorlardi. Sayet Ruslar, Türklere karsi savasa istirak edecek olursa, demir yolunu ve köprüleri havaya uçurmayi planliyorlardi...
Bu arada ben Türkistan'a gidip geldim. Petersburg'a döndügümden bir müddet sonra, Türkistan'dan ÖTEGENULI SADIK adinda bir dostumdan, Petersburg'a gelecegini beldiren bir telegraf aldim. Istasyonda karsiladim. Ilk sorusu 'TÜRK ELÇISINI SAHSEN TANIR MISIN?' oldu. Sahsen
tanimadigimi, fakat gitmenin mümkün oldugunu söyledim. Benim kaldigim yere geldik. Sadik söyle dedi: - 'Biraz altin para getirdim. Kendi elimle Türk elçisine
vermem gerek'.
Türkiyenin Petersburg Büyük Elçisi ozamanlar TURHAN PASA idi. Iki gün sonra sokaklardan dikkatlice geçerek, aksam üzeri Sadik'la ikimiz Türkiye Büyük Elçiligine vardik. Turhan Pasa tarafindan kabul edildik. Türkiye Büyük Elçiliginin kabul salonunun sobaya yakin yerinde oturup TURHAN PASA bizi dikkatlice dinledi. Sadik ona, uzaktan, Türkistan'dan Türk yaralilari için kullanilmasi için, Türkistanlilarin yolladigi biraz para getirdigini söyledigi zaman Büyük Elçinin gözleri yasardi. Heyecandan Sadik ikimiz de kendimizi tutamadik. Turhan Pasa bize Türkistan'da Türk oldugunu bildigini, fakat onlarin vaziyetleri hakkinda bilgisi olmadigini söyledi. Sadik ile Türkiye Büyük Elçiliginden çiktiktan sonra, bir müddet hiç konusmadan sessizce yürüdik. Bu sükütümüzü Sadik bozdu. Onu Turhan Pasa'nin: 'Siz Hiristiyan misiniz, Müslüman mi?' diye sormasi sasirtmisti. Mesela söyle olmustu:
Turhan Pasa'nin: ' Türkistan Türkleri kendilerine ne diyorlar?' diye sormasi üzerine Sadik, Türkistan'daki Türk boylarinin adlarini belirtti. 'BIZ IKIMIZ DE KAZAKIZ'- dedi. Bu 'KAZAK' sözünü isiten Turhan Pasa: 'Hiristiyan misiniz, Müslüman misiniz? diye sordu... Sadik bana: 'Mustafa, Türkler bizi bilmiyorlar mi?' - diye sordu. - 'Görüyorsunki bilmiyorlar' diye cevap verdim. Birkaç gün sonra Sadik döndü. O, 'Türkiye Türklerinin bizim Hiristiyan veya Müslüman oldugumuzu bilmedigini, Türkistanda hiç kimseye söylemedi. Türklük duygusunu eskisi gibi devam ettirdi. Sevgili Sadik! Simdi sen neredesin? Hayatta misin, yoksa Türkistan'in simdiki idarecileri tarafindan, Türklügün için bir tarafa
sürgün mü edildin? Belki açlikdan öldün mi?...' Diye yazmisti 1933'de Mustafa Çokayuli. Ozamanki Kazakistan'daki sunü açlik ve toplu katliama atifte bulunarak.
TARIHI GERÇEGIN BILINMESI IÇIN ARASTIRILMASI
GEREKEN SORULAR:
:
1- O parayi alan büyük Elçi TURHAN PASA kim? O parayi resmi kayida geçirdi mi?
2- Yoksa, Kurtulus Savasi sirasinda 'Buhara Halk Cunhuriyeti verdi' denilen para Sadik Ötegenuli'nin getirdigi para mi? Am ozaman -BUHARA HALK RESPUBLIKASI-DENILEN HENÜZ KURULMAMISTI. Türkiyede Kurtulus Savasi da baslamamisti. 1980 Senelerindeki bir yazisinda Ugur Mumcu: 'Buhara Halk Cumhuriyeti verdi- denilen paranin resmi evraki yok mu? Kim kime? Ne zaman ve nerede para vermis?' - diye sordugu hususlarin cevabi henüz verilmis degil. Tarihi gerçegin tespiti için arastirilmaya
deger.
Hasan Oraltay

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder