7 Haziran 2011 Salı

Grigory Gurkin

Grigory Gurkin


Ona, İnternet’te rastladım... Altaylılara ait sitelerde.

Şimdi, “Altay” dedik ya, İzmir’in meşhur takımı gelir akla. Grigory Gurkin’i de, yeni transfer edilen Rus kaleci sanır bazıları.

Rusya Federasyonunda, özerk bir devlet olan, Altay Cumhuriyetinden bahsediyorum. Gerçi, Putin’den sonra özerklik falan kalmadı....

Grigory Gurkin, bir Altay Türkü olarak, 1870 yılında Güney Sibirya’nın Altay bölgesinde, o zamanki adı ile, “Ulala” şimdiki adı ile, “Gorno-Altaisk” kentinde doğmuş.

1878-1883 yılları arası, Rus Ortodoks din adamlarının işlettiği bir okula gitmiş. Resim konusunda çok yetenekliymiş. 27 yaşına gelinceye kadar, "ikona" yaparak hayatını kazanmış. 1897 yılında St.  Petersburg Sanat Akademisine girip, resim dersleri almış.

1902 yılında vatanına dönüp resim yapmaya başlamış.

Ben resimden pek anlamam ama, Altay bölgesinin dağlarını, göllerini, nehirlerini ve yerli halkın günlük yaşayışını yansıtan harika tabloları var.

Gurkin, 1917 yılında politikaya girmiş ve Altay Meclisine seçilmiş, 1918 yılında yapılan referandum sonucu Altay Cumhuriyeti kurulmuş. Devrimden sonra, tüm Türk toplulukları gibi Altay Türkleri de, Komünistleri desteklemişler.

1918 yılının Aralık ayında, bölgeyi işgal eden, Amiral Kolçak komutasındaki Çarlık yanlısı kuvvetlere esir düşen Gurkin, 1919 yılının Nisan ayında esaretten kurtulmuş.

1920 yılında, önce Moğolistan’a, sonra Rus partizanları ile Tuva Cumhuriyetine giden Gurkin, 1921-1926 yılları arasında resim çalışmalarını, o zamanlar bağımsız bir devlet olan ve SSCB’ye ancak 1944 yılında katılan Tuva Cumhuriyetinde sürdürmüş.

1926 yılında, SSCB’ye dönen Gurkin, Kazakistan, Özbekistan, Kırgızistan, Türkmenistan ve Azerbaycan’ı dolaşarak 1934 yılına kadar resim çalışmalarına devam etmiş.

1934 yılında, Stalin’in polisi tarafından tutuklanmış.

Suçu ise, Türk Milliyetçisi olmak!

1937 yılında, idama mahkum olmuş ve 10 Ekim 1938’de, Stalin’in cellatları tarafından, ensesine bir kurşun sıkılarak (Rus usulü!) idam edilmiş.

Gurkin, sahiden bir Turancı mıydı?

1921-1926 yılları arasında, "devlet memuru" olarak çalıştığı, Tuva Cumhuriyetinin, 1930’lu yıllarda basılmış pullarının üzerinde “Turan” damgası olduğunu görmüştüm.

Acaba 1930’lu yıllarda, Altay ve Tuva bölgesinde “Turancı” bir hareket var mıydı? Yoksa Gurkin, Stalin-Beria ikilisinin paranoyasına mı kurban gitmişti?

Gerçek ne olursa olsun, Türk Dünyası büyük bir ressamını kaybetmiş. İnternet’te, Grigory Gurkin’i tanıtan çok sayıda, İngilizce ve Rusça site olduğu halde, Türkçe tek bir doküman yok. Bendenizin yazdığı bu karalamanın dışında......

Can Macit

"hakan coskunarslan" <komen54@...>

Grigoriy Gurkin, Türkçe ön adı ile Çoros Gurkin, Sadece Altay Türklerinin değil Sibirya’daki bütün Türk boylarının çok iyi tanıdıkları ve hatta efsaneleştirdikleri bir önderidir. Onu dünyaya tanıtan ressamlığı
olsa da Çoros Gurkin aynı zamanda bir Türkolog ve etnograftır. Günümüz Sibirya Türkleri için  Gurkin’in başka bir önemli yönü de bağımsızlık kahramanı olmasıdır.

Gurkin 1870’te Altay’da Ulalu Curt’a bağlı Caş Tura’da doğmuştur. Misyonerlerin Altay’da açtığı okulu bitirmiştir. 1897’de Petersburg’daki resim akademisine gitmek için çalışsa da geç kaldığı için kabul
edilmemiştir. Ressam İ.İ. Şişkin ile tanışan Gurkin 8 ay kadar onunla birlikte kalmış ve ondan ders almıştır. 1899’da Petersburg Resim Akademisine sınavsız alınmıştır. 4 yıllık eğitimini tamamlayan
Gurkin, daha sonraları Altay Masallarını derlemeye başlar. 1926 yılında Rus şair G.Vyatkin ile birlikte Altay Masallarını yayımlar. (G.Vyatkin, Ç. Gurkin, Altayskie Skazki, Novosibirsk 1926) 4000’e yakın eseri bulunan Gurkin’in en önemli eseri ise “Han Altay” adlı tablosudur. 1907’de yaptığı bu resim yüzünden 1937’de “Pantürkist ressam” olarak suçlanır ve öldürülür. 1917 devriminden sonra Gurkin ve
Altaylı aydınlar Ruslara kaşı çalışmalara girerler. Sibirya’daki bütün Türk boylarını içine alacak “Karakorum” adında bağımsız bir devlet kurmaya niyet ederler. Hatta bu amaçla küçük bir ordu oluştururlar. Bu girişimin devamı gelmeyince Gurkin 1919 yılında önce Moğolistan’a daha sonra ise 1921 yılında onu bağırlarına basacak olan Tuvalıların arasına gider. Gurkin’in Sibirya Türkleri için düşündüğü devletin içinde Tuvalılarda bulunmaktaydı. 1940 lara kadar devam eden “Pantürkist” hareketin ilk yolbaşçılarından olan Gurkin bu gün sadece Altaylılar tarafından değil Tuvalılar tarafından da bu yüzden sevilmektedir. Gurkin’1907’de yaptığı Han Altay tablosunu 1936’da tekrar yapar.
Ancak resim biraz değişiktir. İlk yaptığı tabloda Altay dağlarının zirvesinde bir kayada kartal bulunmaktadır. Bu kartal Altay’ın manevi koruyucusu ve bağımsızlığını temsil etmektedir. Tablo’da Altay dağında yeşermiş bir çam (Karagay) ağacı vardır. Bu ağaç Altay Türklerini temsil etmektedir. Bu çamın hemen yanında üç küçük fidan yeşermektedir. Bu fidanlarda Altay’ın geleceğini kuracak olan
gençleri temsil etmektedir. Gurkin 1936’da yani 29 yıl sonra Han Altay’ı tekrar yapmıştır. 1907’de
yapılan tabloda bazı değişiklikler vardır. Tabloda yapılan bu değişiklikler ise gerçek hayatta nesilleri tüketilen Türklerin dramının yansımasıdır aslında. 1936’da yaptığı tabloda Altaylar’da kanatları açmış olan kartal yoktur artık. Çam ağacı iyice cılız bir haldedir ve küçük fidanlarda yok olmuştur. Bunlarla birlikte Çamın hemen yanı başında bir başka çam daha büyümüştür (Ruslar) 1937’de öldürülmüştür. Suçu doğal olarak “Pantürkist” olmaktır. Resimleri de “Pantürkist sanat eserleridir” Zaten 1937-1938’de Türk boyları arasında yetişmiş olan tüm aydınlar Ruslar için “Pantürkisttir” Dağ başında çoban olarak yaşamak dururken neden bilim adamı, sanatkar, siyasetçi olsunlar ki. O yıllarda pek çok bilim adamının eserleri “Pantürkist Kitap” olarak kabul edilerek cezalandırılmıştır. Türk aydınlanmasının bütün temsilcileri gibi Gurkin'inde ortadan kaldırılması gerekliydi. Türkiye’de tanınmaması doğaldır. Çünkü Türkiye tanıması gereken hiç kimseyi tanımaz. Hatta başına getirdiği devlet adamlarını bile tanımaz. Bir sürü lüzumsuz insanı ise tanır. Gurkin’i tanısalar ne olur ki ? Yinede Gurkin’i merak edenler varsa şu kaynaklara bakabilirler:

İbrahim Dilek, Altay Çurokçı ( Ressam) Grigory İvanoviç Çoros Gurkin ve Han-Altay Tablosu;Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi, S. 4, Güz 1997 TDK Yayınları)
http://irbis.asu.ru/docs/altai/art/gurkin/gurkin.html


1907' deki Han Altay Tablosu.

http://irbis.asu.ru/docs/altai/art/gurkin/images/gur14.jpg

Tablo ilkbaharda bir Altay tabiatini yansitir. Heybetli Tanri daglarinin zirveleri beyaz bulutlarla kaplidir. Bir kayanin uzerindeki kartal altayin manevi koruyucusu ve hurriyetin timsalidir. Resimdeki buyuk cam agaci Altay Turklerinin onun hemen yanindaki kucuk fidanlar altay genclerini ve gelecegini temsil eder.

1936'daki resimde Kartal ve kucuk agaclar yoktur. Yani Ozgurluk yok olmus ve Altayin gelecegi kararmistir. Buyuk cam agaci bu resimde cilizlasmis yaninda 2. bir Cam agaci ile brilesmis yok olmustur. Bu 2. Cam agaci Ruslari temsil eder.


Gurkin hakkinda kucuk bir bilgi



Gurkin'in Turkiyede tanindigina dair kucuk bir not:

Gurkinin bir resmi TDK'nin yayinladigi asagidaki kunyesi verilen kitabin kapaginda kullanilmistir.

Grigory Gurkin'in resimlerinden Saman tasviri Altayca Türkçe Sözlük'un kapaginda nesredilmisti
(Türk Dil Kurumu Yayinlari, Ankara 1999, 266s.) Hazirlayanlar: Emine Gursoy-Naskali, Muvaffak Duranli

Türkistan Bülteni’nden aktarılmıştır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder