I. İsmail
Vikipedi, özgür ansiklopedi
I. İsmail (Şah İsmail)
Azerbaycan ve İran Şahenşahı
Şah İsmail Hatayi'nin 17. yüzyılda bilinmeyen Floransalı bir
ressam tarafından yapılmış portresi
Hüküm süresi 1501-1524
Önce gelen Şirvanşah
Farruh Yasar, Elvent Mirze, Sultan Murat
Sonra gelen I.
Tahmasp
Tam adı Şah
İsmail Ebülmuzaffer oğlu Şeyh Haydar oğlu Şeyh Cüneyd Safevi
Doğum tarihi 17
Temmuz 1487
Ölüm tarihi 24
Mayıs 1524 (36 yaşında)
Ölüm yeri Erdebil,
Safevi Devleti
Hanedan Safevi
Hanedanı
Babası Şeyh Haydar
Annesi Alemşah Beyim
Sultan
Çocukları
Oğulları:
Rüstem Mirze, I. Tahmasp, (Sam Mirze, Alhas Mirze, Bahman
Mirze);
Kızları:
Hanım hanım, Peri hanım, Mehinubanu Şahzeyneb hanım,
Firengiz hanım
I. İsmail veya Şah İsmail (Azerice: Şah İsmayıl Səfəvi, شاه اسماعیل,, Farsça: شاه
اسماعیل; tam adıyla Abū
l-Muzaffar bin Haydar as-Safavī) d. 17 Temmuz 1487; Erdebil, Akkoyunlular - ö.
24 Mayıs 1524; Erdebil, Safevî Devleti), Safevî Tarikatı'nın lideri ve Safevi
Devleti'nin kurucusu ve ilk hükûmdarı.
İsmail, 17 Temmuz 1487 tarihinde Erdebil şehrinde Safevî
Tarikatı'nın şeyh ailesinin çocuğu olarak dünyaya geldi. Baba tarafı Şeyh
Safiyüddin'in sülalesinden olup İsmail'in babası Şeyh Haydar, dedesi ise Şeyh
Cüneyd'dir. İsmail'in annesi (Alemşah Halime Begim) Akkoyunlu hükümdarı Uzun
Hasan'nın kızıdır.
Şeyh Haydar, Kafkasya’ya düzenlediği seferinde öldürülmüş
babası Şeyh Cüneyd'in öcünü almak için 1488'de Şirvanşahlar Devleti'e saldırır.
Şirvan hükümdarı Ferruh Yasar yenilgiye uğrayarak Gülistan kalesine çekilir.
Yedi ay muhasarada kaldıktan sonra Şirvan hükümdarı damadı olan Akkoyunlu
sultanı Yakub Bey’den yardım istedi. Şeyh Haydar da, Âlem şah Begüm ile
evlendiğinden, Yakup’un kardeşinin kocası idi, fakat Haydar’ın daha da
güçlenmesini istemeyen Akkoyunlu hükümdarı Ferruh Yesar'a bir kuvvet gönderdi. Akkoyunlu
ve Şirvanşah ordularıyla Teberistan yakınlarında yapılan savaşta Şeyh Haydar
öldürüldü.[1]
Babası Şeyh Haydar öldürüldükten sonra, İsmail dayısı Sultan
Yakup tarafından annesi Âlem şah Begüm ve kardeşleri Sultan Ali ve İbrahim ile
birlikte Şiraz Valisi Mensur Pürnak Bey’in yanına gönderildi. İsmail o sırada
bir yaşındaydı. Sultan Yakup'un ömrünün sonuna kadar onlar Fars'ta İstahr
kalesinde hapsedildiler. Sultan Yakup 1490'da eşi tarafından öldürüldü.[2]
Şah İsmail (Hatayi)
Akkoyunlu tahtına geçen Rüstem Bey kardeşi Baysungur ile
yaşanan saltanat mücadelesinde Haydar'ın oğullarından yararlanmak için İsmail
ve kardeşlerini hapisten çıkarıp serbest bıraktı. Nerede ise 4,5 sene
(1489-1493)[3] hapiste kalmış İsmail kardeşleri ve annesi ile Tebriz'e geldiklerinde
Rüstem tarafından çok saygılı bir şekilde karşılandılar.
Fakat savaş sırasında İsmail'in büyük kardeşi Sultan Ali'nin
ve Kızılbaşlar'ın cesurca çarpıştıklarını görünce korkuya kapılır, kendisini ve
neslini, ortaya çıkacak tehlikelerden korumak için Şeyh Cüneyd neslini ortadan
kaldırmaya karar verir.[4]
Önce Erdebil'e gitmelerine izin verilmiş kardeşlerin orada
güçlenmesinden endişe eden Rüstem Bey onları tekrar Tebriz'e getirdi. Burada
müritlerinin birinden Rüstem'in onu öldüreceğini duyan Sultan Ali kardeşleri
ile birlikte Erdebil'e yola çıktı, onların gitmesini öğrenen Rüstem Bey
arkalarından ordu yolladı, Erdebil yakınlarında Şam Esbi çevresindeki çatışmada
Sultan Ali'yi öldürüldü. Ölümünden önce Şeyh Sultan Ali İsmail'i varisi ilan
eder, Kızılbaşlar, İsmail'in arandığını öğrenince onu bir süre Erdebil'de daha
sonra da Reşt'te gizlenmesini sağlarlar.
Daha sonra iki kardeş şiî olan Lahican Valisi Karkiya Mirza
Ali davetini kabul edip Lahican’a gittiler. Onların Lahican’da olduğuna emin
olan Rustem 300 kişilik askeri güc yolladı, fakat Karkiya her iki kardeşi bir
sepete koyarak onları ağaçtan sallayarak kardeşlerin Lahican topraklarında
olmadığına yemin etmesi üzerine onlar Tebriz’e geri döndüler.[5]
Bir kaç ay sonra büyük kardeş İbrahim, annesinden uzak
kalmaya dayanamadı ve Erdebil’e yola düştü.[6] Onun sonraki hayatı hakkında
bilgi yoktur.
Lahican’da İsmail Şiî âlimlerinden Mevlâna Şemseddin
Lahicanî’den eğitim alır ve ondan Arapça ve Farsça'yı, Kur’an'ı ve Şiî
mezhebinin prensiplerini öğrenir. Onun Lahican’da savaş eğitimi alıp almadığı
konusunda pek bilgi yoktur.[7]
Harekete geçmeye karar veren İsmail 1499 yılının Ağustos
ayında yalnızca 7 sufi ile Lahican’ı terk etdi, Erdebil'e vararak annesi ile
görüştü, ecdadlarının mezarlarını ziyaret etti,[8] fakat Erdebil hâkimi Câkirlü
Ali Bey’in baskısı ile Erdebil’i terk etmek zorunda kaldı.
1500 yazında Erzincan'da Ustaclu, Şamlu, Rumlu, Tekelü,
Zülkadir, Avşar, Kaçar ve Varsak kabilelerinden oluşan 7.000 Kızılbaş İsmail'in
davetine icabet etmiştir.[9][10]
Kızılbaş ordusu Kasım 1500'de Kura Nehri'ni geçerek
Şirvanşahlar Devleti üzerine yürümüştür. Gülistan Kalesi yakınında gerçekleşen
Çabani Meydan Muharebesi'nde Şirvanşah Ferruh Yasar'ın ordusunu yenmiş ve
Bakü'yü zapt etmiştir.[11]
İsmail Şerur bölgesinde Akkoyunlu Elvend Mirza'nin ordusunu
yendi. Elvend Erzincan’a doğru kaçtı. Sonralar yeni ordu toplamaya çalışan
Elvend 1504’de hastalandı ve ardından Diyarbakır’da öldu.[12]
1501 yılının yazında Tebriz'e girerek taç giyip resmen
kendini “Şah” ilan etmiş,[13] Safevi Devleti'ni kurmuştur.[14] Şah olduğunda
ilk yaptığı iş Şiî mezhebini resmî mezhep ilan etmesi oldu.
Akkoyunlu hanedanından kalan Murat Bey, büyük bir ordu
topladı, Hemedan’da Almebulağı’na[15] yerleşti, iki ordu arasında 1502/3’de
olan savaşta Kızılbaşlar galip geldiler, Murat Bey Şiraza kaçtı. İsmail 24
Eylül 1503 tarihinde Şiraz'a girmiş ve aynı yılın sonlarına kadar Azerbaycan,
Fars ve Irak-ı Acem'in çoğu üzerinde hakimiyet kurmuştur.[16]
İsmail'in Divan'ının Milli Şura Meclisi Kütüphanesi'nde
(İran) bulunan bir yazma nüshasından iki sayfa
1508'de Bağdat'a girdi. 1510'da Merv yakınında Şeybani
Hanlığı'nı yendi, savaşta Muhammed Şeybani Han'ın ordusundan çoğu asker
öldürüldü, Muhammed Şeybani Han'ın cesedi bulundu ve Kızılbaşlar onun başını
kesip şah İsmail'in yanına getirdiler.[17]
1514'te Çaldıran Muharebesi'nde Osmanlı padişahı I. Selim'i
yenilmiştir. Bu yenilgiden sonra ruhsal bir çöküntü yaşadı, savaştan uzak
durmaya çalışırken ülke ile ilgili işlere pek önem vermemeye başladı, devlet
işlerini daha çok emirlerine havale etti[18]. 1514'ten vefat edene kadar şah
şahsen hiçbir savaşa girmemiştir.[19]
İsmail 24 Mayıs 1524'te 37 yaşındayken iç kanamadan öldü,
Erdebil'deki Safevi Türbesi'ne defnedildi.
Şah İsmail'in on bir çocuğu vardı, bunların altısı erkek ve
beşi kız idi.[20]
Konuyla ilgili diğer Wikimedia sayfaları :
Wikiquote-logo.svg
Vikisöz'de I. İsmail ile ilgili alıntılar bulunmaktadır.
Şairliği
"Hatai" takma adı ile Azerbaycan Türkçesinde
şiirler de yazmıştır.
Şiirlerinde dini ve siyasi motifler de var:
Allah Allah deyin gaziler Şah menem
Karşu gelün secde kılun gaziler din-i şan menem
Şiirlerinden ikisi de şunlardır;
Akan sulardan ibret al, yüzünü yerlere sürüyüp gider. Hatayi
Hakikat bir gizli sırdır, Açabilirsen, gel beri!
Küfr içinde iman vardır, Seçebilirsen, gel beri!
Şah Hata'i'm eydir heman Dağları bürüdü duman.
İşte incil, işte Kur'an, Seçebilirsen, gel beri.
Safevî Hanedanı Aile Ağacı
Kaynakça
E.J. Brill's First Encyclopaedia of Islam, 1913-1936, By M
Th Houtsma, T W Arnold, A J Wensinck, pg.944
Yusufcemali, Hayat-i İçtimâi, Ferhengi ve Mezhebi-i Şah
İsmail-i Evvel, s. 51
Roger, M.Savory, “İsma'il I”, The Encyclopaedia Of Islam,
Netherland 1978, IV, s. 186
A History of Persia, By Percy Molesworth Sykes, pg.241
Yusufcemali, Teşkîl-i Devlet-i Safevî ve Ta’mîm-i Mezheb-i
Şiî Devazdeh Emâmi Be Unvan-i Tenha Mezheb-i Resmî, s. 117
Torkeman, Tarih- i Âlem Ârâ-i Abbasî, Kitap I, s. 25
Yusufcemali, Teşkil-i Devlet-i Safevî ve Temim-i Mezheb-i
Şiî Devazdeh Emami Be Unvan-i Tenha Mezheb-i Resmî, s. 118.
Menuçehr Parsadust, Şah İsmail-i Evvel, Şirket-i Sehâmî-i
İntişar, Tahran 1387. s.253
H. Mustafa Eravcı, "Safevî Hanedanı", Türkler,
C. 6, Yeni Türkiye Yayınları, Ankara, 2002, ISBN 975-6782-39-0, s. 884.
Faruk Sümer, Safevi Devletinin Kuruluşu ve Gelişmesinde
Anadolu Türklerinin Rolü, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara, 1992, s. 15.
Nesib Nesibli, "Osmanlı-Safevî Savaşları, Mezhep
Öeseşes, ve Azerbaucan", Türkler, C. 6, Yeni Türkiye Yayınları, Ankara,
2002, ISBN 975-6782-39-0, s. 895.
Abdibey Nevid-i Şirazi, Tekellemete’l-Ahbâr, Abdol Hüseyin
Navayi (ed.), Ney Yayınları, Tahran 1369 H.Ş/1990, s. 572.
Savory, İran Asr-ı Safevî, s. 33
Richard Tapper. "Shahsevan in Safavid Persia",
Bulletin of the School of Oriental and African Studies, University of London,
Vol. 37, No. 3, 1974, S. 324.
Kadı Ahmet bin Muhammed, Kaffari-i Kaşanî, Tarih-i
Cihan-Ârâ, Hafez Kitabevi, Tahran 1343 H.Ş/1964, s. 267.
R. M. Savory, "The Consalidation of Safawid power in
Persia", Der Islam, Vol. 41, 1965, pp. 71-72.
Emir Mahmud, Handmir, Tarih-i Şah İsmail ve Şah Tahmasb,
Mehmet Ali Cerrahî (ed.), Gostere Neşriyat, Tahran 1370 H.Ş/1991. s. 71
Gündüz, “Şah İsmail”, s. 255
Savory, Studied On The History of Safawid Iran, s. 93.
Penahisemnani Muhammed Ahmed, Şah İsmail Mürşid-i Sorh Külahan, Numune Yayınevi, Tahran 1371 H.Ş/1992. s. 99
ŞAH İSMAİL-YAVUZ MÜCADELESİ İÇİN BKZ; http://www.21yyte.org/tr/arastirma/iran/2013/11/12/7294/yavuz-sultan-selimsah-ismail-mucadelesinin-sifreleri-mezhep-catismasi-mi
ŞAH İSMAİL (HATAYİ)
İsmail, 17 Temmuz 1487 tarihinde Erdebil şehrinde Safevî Tarikatı'nın şeyh ailesinin çocuğu olarak dünyaya geldi. Baba tarafı Şeyh Safiyüddin'in sülalesinden olup İsmail'in babası Şeyh Haydar, dedesi ise Şeyh Cüneyd'dir. İsmail'in annesi (Alemşah Halime Begim) Akkoyunlu hükümdarı Uzun Hasan'nın kızıdır.
Şeyh Haydar, Kafkasya'ya düzenlediği seferinde öldürülmüş babası Şeyh Cüneyd'in öcünü almak için 1488'de Şirvanşahlar Devleti'e saldırır. Şirvan hükümdarı Ferruh Yasar yenilgiye uğrayarak Gülistan kalesine çekilir. Yedi ay muhasarada kaldıktan sonra Şirvan hükümdarı damadı olan Akkoyunlu sultanı Yakub Bey'den yardım istedi. Şeyh Haydar da, Âlem şah Begüm ile evlendiğinden, Yakup'un kardeşinin kocası idi, fakat Haydar'ın daha da güçlenmesini istemeyen Akkoyunlu hükümdarı Ferruh Yesar'a bir kuvvet gönderdi. Akkoyunlu ve Şirvanşah ordularıyla Teberistan yakınlarında yapılan savaşta Şeyh Haydar öldürüldü.
Babası Şeyh Haydar öldürüldükten sonra, İsmail dayısı Sultan Yakup tarafından annesi Âlem şah Begüm ve kardeşleri Sultan Ali ve İbrahim ile birlikte Şiraz Valisi Mensur Pürnak Bey'in yanına gönderildi. İsmail o sırada bir yaşındaydı. Sultan Yakup'un ömrünün sonuna kadar onlar Fars'ta İstahr kalesinde hapsedildiler. Sultan Yakup 1490'da eşi tarafından öldürüldü.
Akkoyunlu tahtına geçen Rüstem Bey kardeşi Baysungur ile yaşanan saltanat mücadelesinde Haydar'ın oğullarından yararlanmak için İsmail ve kardeşlerini hapıstan çıkarıb serbest bıraktı. Nerede ise 4,5 sene (1489-1493) hapiste kalmış İsmail kardeşleri ve annesi ile Tebriz'e geldiklerinde Rüstem tarafından çok saygılı bir şekilde karşılandılar.
Fakat savaş sırasında İsmail'in büyük kardeşi Sultan Ali'nin ve Kızılbaşlar'ın cesurca çarpıştıklarını görünce korkuya kapılır, kendisini ve neslini, ortaya çıkacak tehlikelerden korumak için Şeyh Cüneyd neslini ortadan kaldırmaya karar verir.
Önce Erdebil'e gitmelerine izin verilmiş kardeşlerin orada güçlenmesinden endişe eden Rüstem Bey onları tekraren Tebriz'e getirdi. Burada muridlerinin birinden Rüstem'in onu öldüreceyini duyan Sultan Ali kardeşleri ile birge Erdebil'e yola çıktı, onların getmesini öğrenen Rüstem Bey arkalarıca ordu yolladı, Erdebil yakınlarında Şam Esbi çevresindeki çatışmada Sultan Ali'i öldürüldü. Ölümünden önce Şeyh Sultan Ali İsmail'i varisi ilan eder, Kızılbaşlar, İsmail'in arandığını öğrenince onu bir süre Erdebil'de daha sonra da Reşt'de gizlenmesini sağlarlar.
Daha sonra iki kardeş şiî olan Lahican Valisi Karkiya Mirza Ali davetini kabul edib Lahican'a gittiler. Onların Lahican'da olduğuna emin olan Rustem 300 kişilik askeri güc yolladı, fakat Karkiya her iki kardeşi bir sebete koyarak onları ağaçtan sallayarak kardeşlerin Lahican topraklarında olmadığına yemin etməsi üzerine onlar Tebriz'e geri döndüler.
Bir kaç ay sonra büyük kardeş İbrahim, annesinden uzak kalmaya dayanamadı ve Erdebil'e yola düştü.Onun sonrakı hayatı hakta bilgi yoktur.
Lahican'da İsmail Şiî âlimlerinden Mevlâna Şemseddin Lahicanî'den eğitim alır ve ondan Arapça ve Farsça'yı, Kur'an'ı ve Şiî mezhebinin prensiplerini öğrenir. Onun Lahican'da savaş eğitimi alıb almadığı konusunda pek bilgi yoktur.
Harekete keçmeye karar veren İsmail 1499 yılının Ağustos ayında yalnızca 7 sufi ile Lahican'ı terk etdi, Erdebil'e vararak annesi ile görüştü, ecdadlarının mezarlarını ziyaret etti,[8] fakat Erdebil hâkimi Câkirlü Ali Bey'in baskısı ile Erdebil'i terk etmek zorunda kaldı.
Ebu'l Hayır (Şeybani Hanlığı)'na karşı zaferi
1500 yazında Erzincan'da Ustaclu, Şamlu, Rumlu, Tekelü, Zülkadir, Avşar, Kaçar ve Varsak kabilelerinden oluşan 7.000 Kızılbaş İsmail'in davetine icabet etmiştir.
Kızılbaş ordusu Kasım 1500'de Kura Nehri'ni geçerek Şirvanşahlar Devleti üzerine yürümüştür. Gülistan Kalesi yakınında gerçekleşen Çabani Meydan Muharebesi'nde Şirvanşah Ferruh Yasar'ın ordusunu yenmiş ve Bakü'yü zapt etmiştir.
İsmail Şerur bölgesinde Akkoyunlu Elvend Mirza'nin ordusunu yendi. Elvend Erzincan'a doğru kaçtı. Sonralar yeni ordu toplamağa çalışan Elvend 1504'de hastalandı ve ardından Diyarbakır'da öldu.
1501 yılının yazında Tebriz'e girerek taç giyip resmen kendini "Şah" ilan etmiş,Safevi Devleti'ni kurmuştur. Şah olduğunda ilk yaptığı iş Şiî mezhebini resmî mezhep olarak ilan etmesi oldu.
Akkoyunlu hanedanından kalan Murat Bey, büyük bir ordu topladı, Hemedan'da Almebulağı'na yerleşti, iki ordu arasında 1502/3'de olan savaşta Kızılbaşlar galip geldiler, Murat Bey Şiraza kaçtı. İsmail 24 Eylül 1503 tarihinde Şiraz'a girmiş ve aynı yılın sonlarına kadar Azerbaycan, Fars ve Irak-ı Acem'in çoğu üzerinde hakimiyet kurmuştur.
1508'de Bağdat'a girdi. 1510'da Merv yakınında Şeybani Hanlığı'nı yendi, savaşda Muhammed Şeybani Han'ın ordusundan çoğu asker öldürüldü, Muhammed Şeybani Han'ın cesedi bulundu ve Kızılbaşlar onun başını kesip şah İsmail'in yanına getirdiler.
1514'te Çaldıran Muharebesi'nde Osmanlı padişahı I. Selim'e yenilmiştir. Bu yenilgiden sonra ruhsal bir çöküntü yaşadı, savaştan uzak durmaya çalışırken ülke ile ilgili işlere pek önem vermemeye başladı, devlet işlerini daha çok emirlerine havale etti. 1514'ten vefat edene kadar şah şahsen hiçbir savaşa girmemiştir.
İsmail 24 Mayıs 1524'te 37 yaşındayken iç kanamadan öldü, Erdebil'deki Safevi Türbesi'ne defnedildi.
Şah İsmail'in on bir çocuğu vardı, bunların altısı erkek ve beşi kız idi. Kaynak: http://www.sabah.com.tr/sah-ismail-hatayi
Şeyh Haydar, Kafkasya'ya düzenlediği seferinde öldürülmüş babası Şeyh Cüneyd'in öcünü almak için 1488'de Şirvanşahlar Devleti'e saldırır. Şirvan hükümdarı Ferruh Yasar yenilgiye uğrayarak Gülistan kalesine çekilir. Yedi ay muhasarada kaldıktan sonra Şirvan hükümdarı damadı olan Akkoyunlu sultanı Yakub Bey'den yardım istedi. Şeyh Haydar da, Âlem şah Begüm ile evlendiğinden, Yakup'un kardeşinin kocası idi, fakat Haydar'ın daha da güçlenmesini istemeyen Akkoyunlu hükümdarı Ferruh Yesar'a bir kuvvet gönderdi. Akkoyunlu ve Şirvanşah ordularıyla Teberistan yakınlarında yapılan savaşta Şeyh Haydar öldürüldü.
Babası Şeyh Haydar öldürüldükten sonra, İsmail dayısı Sultan Yakup tarafından annesi Âlem şah Begüm ve kardeşleri Sultan Ali ve İbrahim ile birlikte Şiraz Valisi Mensur Pürnak Bey'in yanına gönderildi. İsmail o sırada bir yaşındaydı. Sultan Yakup'un ömrünün sonuna kadar onlar Fars'ta İstahr kalesinde hapsedildiler. Sultan Yakup 1490'da eşi tarafından öldürüldü.
Akkoyunlu tahtına geçen Rüstem Bey kardeşi Baysungur ile yaşanan saltanat mücadelesinde Haydar'ın oğullarından yararlanmak için İsmail ve kardeşlerini hapıstan çıkarıb serbest bıraktı. Nerede ise 4,5 sene (1489-1493) hapiste kalmış İsmail kardeşleri ve annesi ile Tebriz'e geldiklerinde Rüstem tarafından çok saygılı bir şekilde karşılandılar.
Fakat savaş sırasında İsmail'in büyük kardeşi Sultan Ali'nin ve Kızılbaşlar'ın cesurca çarpıştıklarını görünce korkuya kapılır, kendisini ve neslini, ortaya çıkacak tehlikelerden korumak için Şeyh Cüneyd neslini ortadan kaldırmaya karar verir.
Önce Erdebil'e gitmelerine izin verilmiş kardeşlerin orada güçlenmesinden endişe eden Rüstem Bey onları tekraren Tebriz'e getirdi. Burada muridlerinin birinden Rüstem'in onu öldüreceyini duyan Sultan Ali kardeşleri ile birge Erdebil'e yola çıktı, onların getmesini öğrenen Rüstem Bey arkalarıca ordu yolladı, Erdebil yakınlarında Şam Esbi çevresindeki çatışmada Sultan Ali'i öldürüldü. Ölümünden önce Şeyh Sultan Ali İsmail'i varisi ilan eder, Kızılbaşlar, İsmail'in arandığını öğrenince onu bir süre Erdebil'de daha sonra da Reşt'de gizlenmesini sağlarlar.
Daha sonra iki kardeş şiî olan Lahican Valisi Karkiya Mirza Ali davetini kabul edib Lahican'a gittiler. Onların Lahican'da olduğuna emin olan Rustem 300 kişilik askeri güc yolladı, fakat Karkiya her iki kardeşi bir sebete koyarak onları ağaçtan sallayarak kardeşlerin Lahican topraklarında olmadığına yemin etməsi üzerine onlar Tebriz'e geri döndüler.
Bir kaç ay sonra büyük kardeş İbrahim, annesinden uzak kalmaya dayanamadı ve Erdebil'e yola düştü.Onun sonrakı hayatı hakta bilgi yoktur.
Lahican'da İsmail Şiî âlimlerinden Mevlâna Şemseddin Lahicanî'den eğitim alır ve ondan Arapça ve Farsça'yı, Kur'an'ı ve Şiî mezhebinin prensiplerini öğrenir. Onun Lahican'da savaş eğitimi alıb almadığı konusunda pek bilgi yoktur.
Harekete keçmeye karar veren İsmail 1499 yılının Ağustos ayında yalnızca 7 sufi ile Lahican'ı terk etdi, Erdebil'e vararak annesi ile görüştü, ecdadlarının mezarlarını ziyaret etti,[8] fakat Erdebil hâkimi Câkirlü Ali Bey'in baskısı ile Erdebil'i terk etmek zorunda kaldı.
Ebu'l Hayır (Şeybani Hanlığı)'na karşı zaferi
1500 yazında Erzincan'da Ustaclu, Şamlu, Rumlu, Tekelü, Zülkadir, Avşar, Kaçar ve Varsak kabilelerinden oluşan 7.000 Kızılbaş İsmail'in davetine icabet etmiştir.
Kızılbaş ordusu Kasım 1500'de Kura Nehri'ni geçerek Şirvanşahlar Devleti üzerine yürümüştür. Gülistan Kalesi yakınında gerçekleşen Çabani Meydan Muharebesi'nde Şirvanşah Ferruh Yasar'ın ordusunu yenmiş ve Bakü'yü zapt etmiştir.
İsmail Şerur bölgesinde Akkoyunlu Elvend Mirza'nin ordusunu yendi. Elvend Erzincan'a doğru kaçtı. Sonralar yeni ordu toplamağa çalışan Elvend 1504'de hastalandı ve ardından Diyarbakır'da öldu.
1501 yılının yazında Tebriz'e girerek taç giyip resmen kendini "Şah" ilan etmiş,Safevi Devleti'ni kurmuştur. Şah olduğunda ilk yaptığı iş Şiî mezhebini resmî mezhep olarak ilan etmesi oldu.
Akkoyunlu hanedanından kalan Murat Bey, büyük bir ordu topladı, Hemedan'da Almebulağı'na yerleşti, iki ordu arasında 1502/3'de olan savaşta Kızılbaşlar galip geldiler, Murat Bey Şiraza kaçtı. İsmail 24 Eylül 1503 tarihinde Şiraz'a girmiş ve aynı yılın sonlarına kadar Azerbaycan, Fars ve Irak-ı Acem'in çoğu üzerinde hakimiyet kurmuştur.
1508'de Bağdat'a girdi. 1510'da Merv yakınında Şeybani Hanlığı'nı yendi, savaşda Muhammed Şeybani Han'ın ordusundan çoğu asker öldürüldü, Muhammed Şeybani Han'ın cesedi bulundu ve Kızılbaşlar onun başını kesip şah İsmail'in yanına getirdiler.
1514'te Çaldıran Muharebesi'nde Osmanlı padişahı I. Selim'e yenilmiştir. Bu yenilgiden sonra ruhsal bir çöküntü yaşadı, savaştan uzak durmaya çalışırken ülke ile ilgili işlere pek önem vermemeye başladı, devlet işlerini daha çok emirlerine havale etti. 1514'ten vefat edene kadar şah şahsen hiçbir savaşa girmemiştir.
İsmail 24 Mayıs 1524'te 37 yaşındayken iç kanamadan öldü, Erdebil'deki Safevi Türbesi'ne defnedildi.
Şah İsmail'in on bir çocuğu vardı, bunların altısı erkek ve beşi kız idi. Kaynak: http://www.sabah.com.tr/sah-ismail-hatayi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder