13 Ekim 2014 Pazartesi

ALTUNCAN HATUN

Zekeriya Kitapçı, Devlet Kurtaran Kadın

TÜRK KIZLARI KİMİ ÖRNEK ALMALI:
HÜRREM SULTAN’I MI, ALTUNCAN HATUN’U MU?

Son yıllarda Türk sinemasında ve dizi sektöründe tarihimizin değişik dönemleriyle ilgili çevrilmiş filmlerin sayısı bir hayli artmış durumda. Çanakkale Savaşları, Millî Mücadele, Osmanlı Tarihi gibi konular bu filmlerde daha fazla öne çıkarılmakta…
Özellikle Osmanlı tarihinde Kanunî devri (1520-1566) ve biraz daha özel ele alırsak Kanuni’nin eşi Hürrem Sultan’ın hayatı, bahsi geçen bu filmler vasıtasıyla izleyicinin beğenisine sunulmakta ve elbette bilhassa kadınlarımız ve genç kızlarımız tarafından hararetle takip edilmekte…
Son günlerde bir hayli revaçta bulunan ve bir o kadar da eleştiri yağmuru altında çekimlerini sürdüren bir dizinin kurgusuna göre Hürrem Sultan karakteri, Kanuni’ye olan aşkı, çocuklarına olan düşkünlüğü ve Harem’deki diğer Hatun ve cariyelerle olan sonu gelmez çekişmeleriyle, dizginleyemediği hırslarıyla kadın ve kızlarımız üzerinde daha çok olumsuz bir intiba bırakacak şekilde işlenmektedir.
Bütün bu olumsuz karakter tipolojisine rağmen Hürrem Sultan, Türk kadını ve genç kızları için bilinç altında örnek alınacak kudrette bir idol olabilir ve olmaktadır da.
Gerçekte Hürrem Sultan’ın tarihî kimliğine bakacak olursak, onun yaptığı hayır ve hasenatın daha fazla konuşulması gerekir. Zira o İstanbul, Edirne, Şam, Bağdat, Kefe, İznik, Mekke, Medine gibi şehirlerde cami, medrese, mektep, imaret, hastane, su yolu, hamam gibi hayrat eserleri inşa ettirmiş, bunlara zengin vakıflar (bağışlar) tahsis etmiş, eserler onartmıştır.
Elbette ki bütün bu hayır hizmetleri, Hürrem’in örnek alınacak yönleri arasında günümüzün genç kızları açısından dikkat çekmez. Bu da yadırganacak bir durum değildir. Zira günümüzde gençlerimiz arasında, örnek alacakları kişiler bünyesinde görsellik, heyecan, karışık duygular, aksiyon, korku, kahramanlık, belki biraz şiddet, biraz gizem ihtiva eden şeylerin ön plana çıkması beklentisi ile karşılaşıyoruz.
Hürrem Sultan’ın yaptırdığı medreseleri ve hamamları gençlerin kafasına zorla sokma imkanına sahip değiliz. Hürrem’in örnek alınacak diğer yönleri (siyaset, hırs, bencillik) ise gençlerimizin “tehlikeli sularda” gezinti yapmasına yol açacak cinstendir.
O zaman illa bir aksiyoner Türk kadın karakteri öne çıkarılacaksa bu Hürrem Sultan olmamalıdır. Tarihimizde Hürrem Sultan kadar tanınmamakla birlikte devlet ve siyaset işlerinde onun kadar maharetli ve fazladan olarak da askerlik işlerinde bir sultan kadar iş bilir özelliğe sahip Selçuklu melikesi Altuncan (Altıncan) Hatun, ideal Türk kadın lider karakterini yansıtabilir.
Altuncan Hatun’un hareketli hayat tarzı filmlere ve dizilere konu edilebilirse, bu hatun günümüzün ve geleceğin Türk genç kız ve kadınlarının örnek alabileceği, hangi işle meşgul olurlarsa olsunlar, aklıselimle ve dengeli hareket etmelerini sağlayıcı bir sembol kadın olarak kabul görebilir.
Altuncan Hatun, bazı tarihçiler tarafından “Büyük Türk anası”, “Devlet Ana”, “Türk Devlet geleneğinin kendi dalındaki en büyük temsilcisi” gibi sıfat ve tanımlarla anılmıştır. Altuncan Hatun, Büyük Selçuklu sultanı Tuğrul Bey’in eşi olup, miladi 1060 tarihinde hastalanarak vefat etmiştir. Yani bu hatun günümüzden yaklaşık 1000 yıl, Hürrem Sultan’dan ise 500 yıl önce hayat sürmüş ve faaliyet göstermiştir.
Tuğrul Bey, 1040 yılında kazandığı Dandanakan zaferi sonucu Gazneli devletinin İslam dünyasındaki siyasi mirasını devralmış, sonra bütün İran’ı ve Azerbaycan’ı ele geçirmiş, Irak topraklarına girerek Abbasi Halifeliğini Şii Büveyhoğulları devleti işgalinden kurtarmıştır. Bu devletin komutanlarından sadece Arslan El-Besasirî ve adamları Tuğrul Bey’in elinden kurtularak Suriye tarafına kaçmışlardır. Halife, Tuğrul Bey’e “Doğunun ve Batının Büyük Sultanı” diye hitap etmiş ve bu büyük Türk sultanına itaat etmiştir. Tuğrul Bey de halifeyi koruması altına almıştır.
Tuğrul Bey, bir taraftan Bizans’a karşı Anadolu akınlarını organize ederken diğer taraftan Selçuklu iç problemleriyle uğraşmıştır. Tuğrul Bey, Hanedan üyesi İbrahim Yinal’ın isyanını bastırmak için ordusuyla Bağdat’tan ayrılarak İran’daki Hemedan kentine doğru ilerlerken, Halifeyi ve bu büyük kültür kentini Arslan Besasirî’nin ani bir baskınına karşı korumak için Bağdat’ta üç önemli şahsiyeti vekil bırakmıştı: Bu üç etkili kişi, Tuğrul bey’in kendi eşi Altuncan Hatun, bu kadının eski kocasından olma oğlu Anuşirvan ve Selçuklu veziri Kündürî idi.
Altuncan Hatun, Bağdat’ta gerekli tedbirleri almış ve kocası Sultan Tuğrul’dan gelecek haberleri beklemeye başlamıştır. Bu hatun, Tuğrul Bey’den önce evli olduğu eşinin ölümü üzerine dul bir hayat sürerken onun güzelliği, geniş kültürü, yüksek ahlakı, devlet işlerinden anlaması gibi güzel özellikleri Tuğrul Bey’e bildirilince, sultan ona evlenme teklifi etmiş ve bu kadın böylece Selçuklu sarayına gelin gelmişti. Kocası Tuğrul Bey tarafından çok sevilen Altuncan Hatun, kısa sürede Selçuklu sarayında otoritesini kurmuş, çevresinde beğenilen ve sayılan bir sultan eşi olarak devlet işlerinde söz sahibi olmuştu. Tuğrul Bey, çözemediği pek çok karışık devlet işini ona danışarak çözüyordu. Bizans imparatoru bile Tuğrul Bey’in akınlarından korunmak için Altuncan Hatun’a mektuplar ve hediyeler göndererek önce bu hatunu ikna etmeye çalışıyordu.
Bu kadın aynı zamanda o devrin bütün Türk kadınları gibi çok iyi ata biniyor, türlü silahları kullanabiliyor ve yüzlerce savaşçı Türkmen gencini emri altında tutuyordu. Aynı zamanda onun kendine ait bir hazinesi ve elçilik teşkilatı da bulunuyordu.
Altuncan Hatun, Bağdat’taki yönetiminin devam ettiği günlerde, kocası Tuğrul Bey’in savaşta esir düştüğü ve hatta öldürüldüğü haberleri/ dedikoduları Bağdat sarayında ve sokaklarında büyük çalkalanmalara neden olmuş, herkes can derdine düşmüştü. Halife bile büyük panik içerisinde idi. Çünkü Arslan Besasirî tehlikesi henüz geçmemiş ve İslam dünyasındaki Selçuklu egemenliği başlayalı daha 15 yıl olmuştu. Tuğrul Bey ölmüş ise Bağdat’ı ve halkını kim koruyacaktı! Bu kaygı içerisinde Halife ve Selçuklu veziri Kündürî, Altuncan Hatun’un oğlu yani Tuğrul Bey’in üvey oğlu Anuşirvan’ı sultan ilan ettiler. Diğer devlet adamları seslerini çıkaramadılar. Ancak Altuncan Hatun, soğukkanlılığını muhafaza etti ve olaya el koydu. Ordusunu topladı, Halife ve veziri saf dışı bıraktı. “Sultan” adayı yapılan kendi oğlu Anuşirvan’ı bile tutuklattı. Böylece Bağdat’ta işleri yoluna koyan bu büyük Türk anası, ordusunun başında Bağdat’tan hızla hareket ederek kocası Tuğrul Bey’e yardıma gitti. Neticede Tuğrul Bey, eşinin de desteği ile isyanı bastırdı. Böylece Altuncan Hatun’un soğukkanlılığı, risk alma becerisi, cesareti, hızlılığı ve kendi şahsi çıkarları yerine devletin geleceğini düşünerek hareket etme alicenaplığı sayesinde İslam dünyasındaki Selçuklu iktidarı güç kaybetmediği gibi, daha da sağlamlaştı.
Osmanlı saray kadınlarının simge ismi Hürrem Sultan da elbette Altuncan Hatun gibi devletini ve kocasını çok seviyordu, siyasetten anlıyordu. Buna rağmen Saray/Harem dışı faaliyetlerdeki Hürrem karakterinin Altuncan Hatun karakteri ile boy ölçüşmesi mümkün değildir. Çünkü Altuncan Hatun, Hürrem’den fazla olarak ülkeler, şehirler yönetiyor, ordulara kumanda ediyor, tozlu yollarda at sürüyor, geceleri uykusuz geçiriyor, sade savaş elbiseleri giymekten çekinmiyordu. En önemlisi o, Hürrem Sultan’dan farklı olarak, devletinin geleceğini kendine ve kendi öz oğluna tercih ediyordu.
Altuncan Hatun’un simge bir Türk kadın lideri olmasının diğer en büyük delili ise onun ölürken bile Selçuklu devletinin yüksek menfaatlerini düşünmesidir. Şöyle ki Altuncan Hatun, ölüm döşeğinde iken Tuğrul Bey’e vasiyette bulunmuş ve ona Halifenin kızı Seyyide Hatun’la mutlaka evlenerek bu sayede İslam dünyasına yeni giriş yapan Selçuklular ile Abbasi Halifeliği arasında dostluğu pekiştirmesini istemiştir. Tuğrul Bey, çok sevdiği karısı Altuncan Hatun’un bu vasiyetini yerine getirmiş, Seyyide Hatun’la evlenmiş ve Halifeye damat olan ilk Türk sultanı unvanını kazanmıştır. Araplar dışında kimseye kız vermeyen kibirli Halifelerin burnunu bu şekilde yere sürten Tuğrul Bey, bu sembolik evlilikten kısa süre sonra hastalanarak 70 yaşında iken vefat etmiştir.
Gerçekten de Altuncan Hatun’un da katkısı sayesinde Abbasi- Selçuklu yakınlaşması, bazı problemlere rağmen yıllarca sürmüş; Selçuklular, yabancısı oldukları İslam- Arap- Fars dünyasında tutunmayı başarmışlar, Haçlılara, Moğollara ve her türlü tehlikeye karşı koruyucu sıfatıyla hem Türklerin hem de Müslümanların varlıklarını muhafaza etmelerini sağlamışlardır.
Acaba bugün kaç Türk kadını ve erkeği Altuncan Hatun gibi, kendi şahsi beklentilerini geride tutarak devletini, toplumunu ve kamu menfaatini düşünür. Bu değerler için kendi çocuğuna dur diyebilir, aşkını içine gömebilir…
Diplomatik becerisi, devlet analığı, ülküleri, kahramanlığı, güzelliği, iyi bir eş oluşu, hayır hasenat sahipliği ile Altuncan Hatun’un hayatı filmlere konu olacak cinsten. Türk gençlerinin Hürrem Sultan kadar Altuncan Hatun’u da tanımaya hakları var. Dileğimiz bir gün Altuncan Hatun ve diğer birçok kahraman Türk anasının hayatlarının da beyaz perdeye aktarılmasıdır.

Doç. Dr. Cevdet YAKUPOĞLU
Kastamonu Ünv. F.E.F. Tarih Bölüm

Kaynak:http://millisorumluluk.org/cevdetyakupoglu/turk-kizlari-kimi-ornek-almali-hurrem-sultani-mi-altuncan-hatunu-mu/

52) DEVLET KURTARAN KADIN: ALTUN CAN HATUN

Yayin Tarihi 2 Nisan, 2011
Kategori KAHRAMANLAR VE BİLGİNLER

DEVLET KURTARAN KADIN:
ALTUN CAN HATUN
Türk töresinde kadının yeri çok önemlidir. Saygındır. Söz sahibidir. Karar vericidir. Tarihimizin her döneminde önemli hizmetler yapmış Türk kadınları olmuştur.
Altun Can Hatun kimdir?
Altun Can Hatun önce Harzemşah’la evlenmiş. Harzemşah’tan “Enusirevan” adlı bir oğlu olmuştur. Harzemşah’ın vefat etmesiyle genç yaşında dul kalmıştır. Altun Can Hatun’un güzel ahlaklı, akıllı ve kültürlü olması Selçuklu Sultanı Tuğrul Bey’in ilgisini çekmiş ve evlenmişlerdir… Altun Can Hatun, ata binen kılıç kuşanan gerektiğinde askere komutanlık yapacak kadar cesur ve bilgili idi. Devlet işlerinde Tuğrul Bey’e yardımcı olmaktaydı…
Tuğrul Bey’in üvey kardeşi İbrahim Yınal’ın, Tuğrul bey’in halifelik merkezi Bağdat’ta bulunmasını fırsat bilerek Hemedan’da isyana kalkışması, Tuğrul Bey ailesini ve devlet erkanını Bağdat’ta bırakarak isyanı bastırmak için isyancıların üzerine gitmiştir… Yapılan savaşta Tuğrul Bey başarılı olamamıştır. Bağdat’a gelen haberlerde Tuğrul Bey’in esir düştüğü yönünde olması Abbasi halifesi ile Selçuklu sarayını telaşa düşürmüştür. Halife ve Selçuklu vezirleri Tuğrul Bey’in yerine Altun Can Hatun’un oğlunu tahta çıkartmaya çalışmışlardır. Bu duruma şiddetle itiraz eden Altun Can Hatun, kendi öz oğlunu Sultanlığa heveslendiği için zindana attırmış ve Türkmenlerden oluşturduğu bir orduyla kılıç kuşanıp orduya komuta ederek kocası Tuğrul Bey’in yardımına koşmuştur. İsyancıları dağıtmış, Tuğrul Bey’i muhasaradan kurtarmıştır. Böylelikle Büyük Selçuklu Devleti’nin parçalanması ve yıkılması önlenmiştir.
Altun Can Hatun, Türk Devleti’nin menfaati için kendi öz oğlunu bile gözünü kırpmadan zincire vurduracak kadar akıllı ve cesurdur. Bu değerli fedakar Türk Anası yakalanmış olduğu hastalıktan kurtulamamış 1060 yılında vefat etmiştir. Son nefesini vermeden önce Sultan Tuğrul Bey’e şu vasiyette bulunmuştur:
“Halife’nin kızı ile evlenmek için ne mümkünse yap. Böylece hem bu dünya hem de ahiret saadetine nail olursun.” Tüm servetini de Halife’nin kızına düğün armağanı olarak bağışlamıştır.
Altun Can Hatun Büyük Selçuklu İmparatorluğu’nun başkenti Rey şehrinde defnedilmiştir.
Rahmet ve saygı ile anıyoruz.
Bilinçli Türk Kadını var oldukça Türklük yaşayacaktır…
Malazgirt zaferini kazanan Sultan Alparslan’ı, Altun Can Hatun’un oğlu olarak gösterenler var. Bu bilgi yanlıştır. Sultan Tuğrul Bey’in çocuğu olmamıştır. Sultan Alparslan, Tuğrul Bey’in kardeşi Çağrı Bey’in oğludur.
YILMAZ KARAHAN
KAYNAK:
Prof. Dr. Sayın Zekeriya Kitapçı 
 image0014.jpg
 http://www.yenidenergenekon.com/52-devlet-kurtaran-kadin-altun-can-hatun/#sthash.TWLtSKRw.dpuf

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder