2 Mayıs 2011 Pazartesi

Fuzulî, Mehmed bin Süleyman


Mehmed bin Süleyman, Fuzûlî

En tanınmış Türk divan şairidir. Asıl adı Mehmet bin Süleyman'dır. Öğrenimi hakkında kesin bir bilgi olmayıp, eserlerinden islami bilimler ve dil alanında çok iyi bir eğitim aldığı anlaşılmaktadır.Türkçe divanının önsözünde şiirin özünü sevgi, temelini bilim oluşturur demektedir. "Bilimsiz şiir temelsiz duvar gibidir, temelsiz duvar da değersizdir" der. Türkçe divanındaki şiirlerini Azeri lehçesinde yazmıştır. Aynı zamanda Arapça ve Farça divanlarından bu dilleri de çok iyi bildiği anlaşılmaktadır. Eserlerinde kullandığı dil dönemindeki divan şairlerine göre daha sade, anlaşılır bir Türkçedir. Halk deyişlerinden bolca yararlanmıştır.

Bedensel zevklerden ziyade tasavvufi bir aşk, ehlibeyte duyulan özlem, ayrılık acısı şiirlerinin konusunu teşkil etmiştir. Duygu ve düşüncelerini çok içten ve lirik bir şekilde ifade etmeyi kolayca başarmıştır. Bu açıdan bakıldığında Türk şiirinde karşılaştırılabileceği tek şair Yunus Emre'dir. Leyla ve Mecnun mesnevisi aynı konuda yazılmış (Arapça ve Farsça dahil) en iyi mesnevilerden biridir.

İran şiirinden Hafız, Türk şiirinden ise Nesimi ve Nevai çizgisini en başarılı şekilde kemale erdirmiştir. Kendisinden sonra gelen bütün divan şairlerini etkilemiştir.

Başlıca eserleri

Hadikatü's-Süeda (1837, Kerbela olayını anlatan düzyazı)
Türkçe Divan (1838, 1958)
Sıhhat u Maraz (1940, tıp bilgileri)
Enis'ül-Kalb (1944)
Fuzûlî'nin Mektupları (1948)
Terceme-i Hadis-i Erbain (1951)
Leyla vü Mecnun (3 bin 96 beyitlik mesnevi)
Rind ü Zahid (1956)
Beng ü Bade (1956, 444 beyitlik Türkçe mesnevi)
Arapça Divan (1958)
Matlau'l İtikad (1962)
Heft Cam (tasavvuf içerikli, 327 beyitlik Farsça mesnevi)



FUZÛLİ (1495-1556)
  • 1495 yılında Irak'ın Kerbela kentinde doğmuştur.ASIL ADI MEHMET'TİR.
  • İyi bir öğrenim görmüştür.
  • Bağdatın fethinde sonra Kanuni Sultan Süleyman'a ve devletin ileri gelenlerine kasideler takdim etmiş böylece dikkatleri çekmiştir.
  • Kendisine dokuz akçelik bir maaş bağlanmış ama bunu hiç alamamıştır.Bunu dile getirdiği ŞİKAYET-NAMESİ çok meşhurdur.
  • ŞİKAYET-NAMEDEN ÇOK ÜNLÜ DİZELER: (günümüz Türkçesiyle şöyle):
  • selam verdim, rüşvet değildir diye almadılar. 
    hüküm gösterdim, faydasızdır diye iltifat etmediler. 
    eğer ki görünürde itaat eder gibi davrandılar.
    ama bütün sorduklarıma hal diliyle karşılık verdiler.
  • Hayatı Hille,Bağdat ve Kerbela dolaylarında geçmiştir.
  • Yalnızca yaşadığı yüzyılın değil, Divan şiirinin en büyük ustalarındandır.
  • FUZULİ BİR AŞK,ISTIRAP ŞAİRİDİR.
  • Arapça, Farsça ve dönemin bütün bilimlerini öğrenmiştir.
  • Türkçe şiirlerini Azeri şivesiyle yazmıştır.
  • Gazelleri ve "Leyla vü Mecnun" mesnevisiyle haklı bir şöhret kazanmıştır.
  • Bir naat olan "Su Kasidesi" de çok beğenilen şiirlerindendir.(SU KASİDESİNDE BÜTÜN EDEBİ SANATLAR İÇİN TIKLAYINIZ...)
  • Şiirlerinde coşkulu bir lirizm vardır.
  • DİVAN ŞİİRİNİN EN LİRİK ŞAİRİDİR.
  • "BİLİMSİZ ŞİİR KALIPSIZ DUVARA BENZER." anlayışındaki şair dil ustalığını engin kültür ve Divan geleneğiyle gösterir.
  • Tasavvuftan etkilenmesine karşın, Tasavvuf şairi değildir.
  • Dili diğer Divan şairlerine göre daha sadedir.
  • Şiirin temeli bilim, özünün sevgi olduğuna inandı.
  • Fuzuli'ye göre gerçek varlık Allah'tır.
  • Hamse sahibi şairlerdendir.
  • 1556 yılında veba salgını sırasında vefat etmiştir.
  • Bilinen 16 eseri vardır.
EK BİLGİ:FUZULİ NEDEN FUZULİ MAHLASINI KULLANMIŞTIR???
Fuzuli kelimesinin iki anlamı vardır: 

1. Gereksiz 
2. Faziletli 

Fuzulî bu mahlası seçerken muhtemelen bu iki anlamı düşünmüştür. Zaten devrinde şairler tarafından gereksiz denilerek alay konusu olmuştur. Ancak şiirlerindeki mükemmeliyet ile bu kıskanç tenkitleri susturmuştur. 
Fuzulî özgün olmak istemiştir. Bu mahlası seçmesinin asıl maksadı budur. Çünkü birçok mahlas şairler tarafından iki, üç hatta dörder defa kullanılmasına rağmen başka bir Fuzulî mahlaslı şair bulunmamaktadır. 
Fuzulînin mahlasıyla ilgili anlatılan bir nükte vardır ki Fuzulînin hazır cevaplılığını gösterir.  

Bir gün Fuzulî ile o devrin Divan şairi Rûhî (Bağdatlı)beraber yürümektedirler. Yol üzerinde yere yatmış, kir pas içinde bir köpek görürler. Rûhî, Fuzulîye takılmak için: 
Ey Fuzulî! Şu köpeğe bak ne kadar fuzuli, der. 
Fuzulî altta kalır mı? Yapıştırır cevabı: 
Vur tekmeği çıksın rûhi... 


ESERLERİ
  1. Türkçe Divan: Mensur bir ön sözle başlar. 40 Kaside, 302 gazel, 1 müstezad, 1 terkib-i bend, 3 terci-i bend, 2 müseddes, 3 muhammes, 2 tahmis, 3 murabba, 42 kıta ve 72 rubaiyi kapsayan büyük bir divandır.
  2. Farsça Divan: Mensur ve manzum karışık yazılmış bir ön sözle başlar. Türkçe divanından daha kalındır. 49 Kaside, 410 gazel, 1 terkib-i bend, 1 müsebba, 1 müseddes, 46 kıta ve 105 rubai vardır.
  3. Arapça Şiirler: Arapça şiirlerinden yalnızca 11 kaside ve 1 eksik kıta bulunur, Sadıki Arapça bir divanı da bulunduğunu söylemektedir, fakat elimizde yoktur. Leningrad Asya Müzesinde bulunmuştur.
  4. Leyla vü Mecnun: Bu konuda yazılmış olan en güzel eserdir. Mesnevi olarak 3096 beyitte tertib edilmiştir. Ayrıca hamsesi bulunduğuna dair Latifi, Kınalı-zade Hasan Çelebi, Beyani ve Riyazî tezkirelerinde bilgiler varsa da, elimizde sadece Leyla vü Mecnun, Beng ü Bade ve Saki-name mesnevileri vardır. Ali ve Sadıki hamsesinden bahsetmezler. Bağdad valisi Üveys Bey'e sunulmuştur. Asıl olarak, Arap hikâyesi olanLeyla ve Mecnun arasındaki aşkı anlatır. Kademe kademe maddi aşktan geçerek, ilahi aşka ulaşan Mecnun'un hikâyesidir.
  5. Beng ü Bade: 444 beyitten oluşmuştur, Türkçedir ve Şah İsmail'e sunulmuştur. Şarap ile Esrar arasında hayale dayanan sembolik bir münazaradır. Tahir Olgun'un yapmış olduğu açıklama çok yerinde görülmüştür; Hikâye’de Bade, Şah İsmail'i, Beng ise II. Bayezid'i simgelemektedir. Sonunda Bade kazanır ve Şah İsmail'e sunulan bu eserde onun ihsanına kavuşma amacı vardır.
  6. Heft-cam/Saki-name: Farsça yazılmış olan bu eser, 327 beyitten oluşmaktadır. Meyhane'nin övgüsü yapılmıştır ve yedi kadehten İlahi şarabı içerek kendinden geçer. Tamamıyla tasavvufi bir anlam taşıyan mistik bir eserdir.
  7. Hadis-i Erbain Tercümesi: Manzum kırk hadis tercümesidir. Nevayi'nin de tercüme etmiş olduğu, Molla Cami'nin Hadis-i Erbain eserinin tercümesidir.
  8. Enis'ül Kalb (Gönül Dostu): 134 beyitlik bir kasidedir.
Mensur Eserler:(düz yazı şeklinde olanlar)
  1. Hadikatü's-süeda:(kutlu kişiler bahçesi) Fuzuli'nin tanınmış eserlerindendir ve Kerbela Vakasını anlatmaktadır. Mensur olarak tertib edilmiş, yer yer manzum parçalarla süslenmiştir. Hüseyin Vaiz'in Ravzatü'ş-şüheda eserinden telif edilmiştir ve tezkirelerde daha üstün olduğundan bahsedilmiştir. İçerisinde ünlü Kerbela Mersiyesi'ni de barındırmaktadır. Şiiler ve Bektaşiler arasında çok üstün bir yere sahiptir.
  2. Türkçe Mektuplar: 5 mektubu vardır; Nişancı Celal-zade Mustafa Çelebi’ye, Musul Mirlivası Ahmed Beye, Bağdad valisi Ayas Paşa'ya, Kadı Alaüddin'e ve Şehzade Bayezid'e yazılmıştır.
  3. Rind ü Zahid: Fuzuli'nin Farsça mensur eseridir, içinde yer yer manzum parçalar da vardır. Kâtip Çelebi Keşfü'z-Zünun'da Muhavere-i Rind ü Zahid olarak yazmıştır. Leningrad Asya Müzesi'nde ise Risale-i Rind ü Zahid olarak kayıtlıdır. Rind ve Zahid arasındaki tartışmadan bahsetmektedir.
  4. Sıhhat ü MarazFarsça mensur bir risaledir. Ali ve Sadıki Sıhhat ü Maraz olarak, Leningrad Asya Müzesi ve British Museum'da Hüsn ü Aşk olarak kayıtlıdır. Ruhun beden ülkesine seyahatini, o günün tıp bilimine dayanarak açıklamış ve ruh-beden ilişkisini tasavvufi bir görüşle anlatmıştır.
  5. Muamma RisalesiFarsça yazılmıştır ve Fuzuli'nin bir çeşit manzum bilmece olarak bilinen muamma yazmadaki hünerini gösteren eserdir.
  6. Matla'u'l-itikad fi Ma'rifeti'l-mebde' ve'l-MeadArapça mensur eseridir. Bu eser sadece Katip Çelebi'de geçer. Tek yazma nüshası Leningrad Asya Müzesi'nde bulunur. “Nereden geldik, nereye gidiyoruz” konusunu kelam ilmine göre incelemiştir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder