29 Mayıs 2011 Pazar

Sazon Sazanoviç Surazakov

ALTAY FOLKLORİST, YAZAR SAZON SAZONOVİÇ SURAZAKOV (1925-1980)


İbrahim DİLEK

Gazi Ün. Fen-Ed. Fak.

Türk Dili ve Ed. Böl. Arş. Görevlisi

Altay Türklerinden folklorist, edebiyat bilimci, şair, yazar Sazon
Saymoviç Surazakov 23 Kasım 1925 tarihinde Mayma bölgesinde Saydu
kasabasına bağlı Akkoo (Ak Kobı) adlı yerde ailesinin on beşinci
çocuğu olarak dünyaya geldi. Bir kam olan babası Saymu Matveyiç Ak-
Koo kolhozu kurulduğunda ailesiyle birlikte bu kolhoza girdi. Daha
sonra Surazakov ve ailesi Ak-Koo’dan üç verst uzaklıktaki Kayınzur’a
taşındı.

S. S. Surazakov, 7738 mısralık en uzun Altay - Türk destanı olan
Maaday-Kara destanını derledi

Sazon’un çocukluk çağı Ak-Koo ile Kayınzur adlı yerde geçti. O
babasının topşuur çalarak söylediği destanları ve annesinin anlattığı
masal-ları dinleyerek büyüdü. Fakat Sazon’da en büyük tesiri iyi bir
kojoñçı olan amcası Mokoluş ile onun destancı arkadaşı Takpaaş
Soyongoşev bırakmıştır.

1932 yılında Sazon’un anne ve babası Orta Saydıs’a göçerek, buradaki
kolhoza girdiler. Sazon Saydıs’taki ilkokulu bitirerek, 1938-1941
yıllarında Dağlık Altay’da ve Biysk’te maddi sıkıntılar içinde
öğrenimine devam etti. Ablası Zoya Saymovna’nın bildirdiğine göre
Surazakov bu dönemde yiyecek alacak parası olmadığı için paltosunu
satmış ve bütün kışı arkadaşlarından aldığı gömlekleri üst üste
giyerek geçirmek zorunda kalmıştır.

Sazon Saymoviç Surazakov 1942 yılında Moskova’dan Oyrot-Tura’ya
(şimdiki Gorno-Altaysk) nakledilen pe-dagoji enstitüsüne devam etti.
Burada ünlü Türkolog N. A. Baskakov’un öğrencisi oldu. Enstitüde
öğrenimine devam ederken, Altay Türklerinden P. V. Kuçiyak’ın
teşvikleriyle ünlü Altay kayçısı (destan anlatıcısı) N. U.
Ulagaşev’den derlemeler yaptı. Bu destancıdan derlediği Er-Samır, Kan
Köklön lö Kan Ünti, Kara Attu Kan-Küler, Şokşıl Mergen, Boydon-Kökşi,
Barçık-Bökö destanlarını hocası N. A. Baskakov “Dialekt Çernevıh
Tatar” adlı eserinde dil yönünden incelemiştir.

Bugün on ikinci cildine ulaşmış “Altay Baatırlar” adlı Altay - Türk
destanları antolojisinin derlenmesine ve neşredilmesine büyük
emekleri geçti

1943 yılında henüz öğrenciyken Sazon’u askere alarak cepheye gön-
derdiler. 1944 yılına kadar S. S. Surazakov II. Dünya Savaşı’nda Rus
ordusunda yer aldı. Bu savaşta sağ kolundan ve elinden yaralandı.
1946 yılında askeri hastaneden çıkarak Baskakov’un daveti üzerine
Moskova’daki Lenin adlı pedagoji enstitüsüne girerek öğrenimine devam
etti.

S. S. Surazakov, Moskova’da öğrenim gördüğü yıllarda Altay destan
anlatıcılarından Aleksey Galkin’le tanışarak ondan 7738 mısralık en
uzun Altay - Türk destanı olan Maaday-Kara destanını derledi. Bu
destan 1973 yılında Moskova’da Surazakov’un Rusça’ya çevirisiyle hem
Altay Türk-çesiyle hem de Rusça olarak “Maaday-Kara Altay Kay Çörçök -
Maaday-Kara Altayskiy Geroyiçeskiy Epos” (Maaday-Kara Altay
Kahramanlık Destanı) adıyla yayımlandı. Esere İ. V. Duhov Altay
destancılık geleneği ile ilgili bir yazı yazmıştır. Surazakov ise
destan anlatıcısı A. G. Galkin’in biyografisi, repertuarı, Maaday-
Kara destanının varyantları hakkında bilgiler veren dört makale
eklemiştir. Ayrıca eserde B. M. Şulgin’in Altay - Türk destanlarının
müzikalitesi ile ilgili bir çalışması da mevcuttur.

O, Altay Türkleri arasından yetişen ilk akademisyen, ilk profesör

Surazakov 1949 yılında yine A. G. Galkin’den “Temene-Koo”, “Kan-
Kapçıkay”, “Kögütey-Kökşin” ve “Boodoy-Koo” destanını derledi. Bu
tarihten itibaren bugün on ikinci cildine ulaşmış “Altay Baatırlar”
adlı Altay - Türk destanları antolojisinin derlenmesine ve
neşredilmesine büyük emekleri geçti. Kendisi de bir Altay Türkü
olması hasebiyle Surazakov’un yaptığı derlemelerin Altay Folkloru
açısından değeri çok büyüktür.

S. S. Surazakov devam ettiği enstitüyü bitirdikten sonra dört yıl
lisans üstü eğitim yaptı. 1950 yılında dil ilimlerinin kandidadı
unvanını aldı. 1973 yılında 212 Altay - Türk desanından yararlanarak
yaptığı “Etapı Razvitiya Altayskogo Eposa” adlı çalışmasıyla profesör
oldu. Böylece o Altay Türkleri arasından yetişen ilk akademisyen, ilk
profesör olmuştur.

Henüz 27 yaşında iken Dağlık Altay’da açılan Tarih, Dil ve Edebiyat

Enstitüsünün müdürü oldu. Bu enstitünün kurulması sırasında çektiği
zorlukları S. Kataşev onun ağzından şöyle nakleder: “Enstitü
kurulduğunda, bize yalnızca dört oda verildi. Burada çalışacak insan
ve kütüphanemiz yoktu. Enstitünün kadrosu tamamlandıktan sonra
evimdeki kitapları getirerek burada bir kütüphane kurdum.

Daha sonra Moskova’ya giderek oradan kitaplar getirdim.” Hayatının
bundan sonraki bölümünde bu enstitünün tam teşekküllü bir şekilde
çalışmasını ve burada çalışacak olan ilim adamlarını yetiştirmekle
birlikte Altay folkloru üzerinde yaptığı çalış-malara adadı. Onun
yukarda bahsedilen Altay - Türk destanları antolojisine kat-kılarının
dışında Altay folkloru ve edebiyatıyla ilgili bir çok eseri
mevcuttur. Bu eserleri şunlardır: “Altay Literatura” (1962), “Altay
Albatınıñ Oos Tvorçestvozı” (1960), “Geroyiçes-koe Skaznie Ob Altae-
Buçae” (1961), “P. V. Kuçiyak” (1957), “Kayçı N. Ulagaşev”
(1961), “Geroyçeskiy Epos Altaytsev”(1958), “Altay Folklor”
(1975), “Altay Kep le Ukaa Söstör” (1956), “Altay Albatınıñ Çümdü
Söstöri” (1961). Yazarın bu eserlerinin bir çoğunu Altay Türkçesiyle
kaleme almış olması bizim için ayrıca önemli bir husustur. Yukarıda
adları zikredilen eserlerinde Surazakov Altay - Türk folkloru ve
edebiyatı üzerindeki incelemeleriyle bu konulardaki çalışmalara bir
sistem dahilinde yön vermiştir. Bu eserlerinden; şair, yazar,
folklorist Pavel Vasilyeviç Kuçiyak ve destancı Nikolay Ulagaşeviç
Ulagaşev hakkında yazdığı biyografik eserleri daha sonra onun Altay -
Türk edebiyatı ve folkloru sahasında yapacağı kapsamlı çalışma-
larının temelini oluşturmuştur. Mesela, “Altay Literatura” (Altay
Edebiyatı) adlı 202 sayfalık eserinde Altay - Türk Edebiyatını
dönemlerine ayırmış başlangıcından II. Dünya Savaşı sonrasına kadar
teorik ve kronolojik açıdan inceleyerek Altay - Türk Edebiyatının
önemli isimleri olan M. V. Çevalkov, M. V. Mundus Edokov, P. A. Çagat
Stroyev ve P. V. Kuçiyak’ın biyografilerini vererek edebi
şahsiyetleri üzerinde durmuştur.

Surazakov 1975 yılında yayımladığı ve hocası N. A. Baskakov’a ithaf
ettiği 231 sayfalık “Altay Folklor” isimli eserinde ise Altay - Türk
folk-loruna ait türler, bu türler üzerindeki çalışmalar üzerinde
durmuştur. Yazarın en önemli eserlerinden olan ve ölümünden beş yıl
sonra 1985 yılında Moskova’da Rusça olarak yayımlanan “Altayskiy
Geroiçeskiy Epos” adlı 256 sayfalık eserinde ise Altay - Türk
destanlarının muhtevaları, teşekkül de-virleri ve “Altay-
Buuçay”, “Maaday-Kara”, “Kögütey” destanlarının varyantları üzerinde
durmuştur.

Surazakov kendisinin ve birlikte çalıştığı folkloristlerin yaptığı
derle-meleri de değerlendirmiştir. Bunlardan 267 Altay - Türk
atasözünün yer aldığı “Altay Kep Söstör lö Ukaa Söstör” adlı eserini
1956 yılında yayımladıktan sonra 1961 yılında atasözleri, bilmeceler,
şarkılar, efsaneler, bazı Altay - Türk oyunları ve alkış sözlerinin
yer aldığı 71 sayfalık “Altay Albatınıñ Çümdü Söstöri” adlı eserini
yayımlamıştır.

S. S. Surazakov’un Altay - Türk folkloru ve edebiyatı üzerindeki
çalış-malarının yanında bir şair ve yazar olarak dikkate değer
eserleri mevcuttur. O ilmi çalışmalarının yanında 1949 yılından
itibaren edebiyatla da meşgul olmuştur. Bu tarihten itibaren onun
şiir ve hikayeleri “Altay’ın Dağlarında” adlı seride ve mahalli
gazetelerde çıkmaya başlamıştır. 1954 yılında S. S.
Surazakov’un “Stihter le kuuçındar” (Şiirler ile Hikayeler) adlı ilk
antolojisi neşredildi. Ondan sonra “Süügen cerim” (Sevdiğim Yer)
(1959), “Kuuçındar” (Hikayeler) (1960), “Tuulardıñ Eezi” (Dağların
İyesi) (1962), “Çañkır Eñir” (Çakır Akşam) (1966), “Kayçı” (Destancı)
(1966) ve “Est Takoy Narod” (Böyle Millet Var) (1975) adlı kitapları
neşredildi. S. S. Surazakov 1958 yılında RSFSR’nin yazarlar birliği
üyesi olmuştur.

S. S. Surazakov şiir ve hikayelerinde daha çok Sovyet düzeninin
getirdiği yeni değişmeler ve buna bağlı olarak değişen günlük hayat
ve düşünceleri işlemiştir. Onun bu tarz eserlerinde Sovyet
edebiyatının adeta bütün Sovyetler Birliği’nde tekdüzelik gösteren
tema ve ifadelerine rastlamak mümkündür. Mesela “Ulu Gaye” adlı
şiirinde Surazakov komünizmin insan hayatına getirdiklerini “Ne
tarafa baksam şehirler kuruluyor, ne tarafa gitsem motorlar
çalışıyor” şeklinde ifade etmeye çalışır. Ona göre Sovyet halkının
yüce gayesi bütün insanlığın da ortak yüce gayesi olmalıdır. Bu gaye
komünizmdir. Halkın huzur içinde yaşaması, mutlu, rahat hayat sürmesi
bu kelimeye bağlıdır.

S. S. Surazakov “Dağların İyesi, Biziz” adlı şiirinde Altay
Türklerinin inançlarıyla komünizm sistemini ve modernizmi mukayese
eder. Sovyet insanın dağların, nehirlerin “iyelerin-den” korkmadığı,
ona inanmadığını, insanı tabiata bağlamak yerine, tabiatı kendisine
bağlayarak ondan çok fayda sağladığını anlatmaya çalışır. Şiir
şöyledir:



Tuulardıñ Eezi


Biyik kırdıñ ajuzına çıktım

Bastıra Altay mınañ körünet.

Ba-taa, Altayımnıñ carajın!

Süünip. kıygırar küünim kelet.

Eeeeey! Menin ünime

Muñ ünder karuzın berdi.

Ol ünder başka başka,

Ce onçozı omok, süünçilü boldı.

Kenetteyin meniñ sanaama

Ozogı ulustıñ kuuçını kirdi:

“Bıyık kırdın bajına

Çıkkan kıji unçukpas edi.

Tuular eezinen caltanıp,

Tabış çıkarbay ödötön edi.”

Mini sanaanıp, katkım keldi:

Kandıy andıy tuular eezi?!

Ulustı unçuktırbay cürgüzerge

Kamdardıñ tapkan tögüni!

Mekele condı kolgo tutkan

Mekeçi tañmalar añtarılgan!

Emdi tuulardıñ eezi - bis!

Eeeeeey, keen Altayıs!

Dağların İyesi

Büyük dağın zirvesine çıktım

Buradan bütün Altay görünüyor.

Altay’ımın şaşırtıcı güzelliği!

Sevinçten haykırasım geldi.

Eeeeeey! Benim sesime

Binlerce ses karşılık verdi.

O sesler başka başka,

Fakat hepsi mükemmel, sevgi dolu.

Aniden benim aklıma

Eski insanların hikayesi geldi.

“Büyük dağların başına

Çıkan kişi ses çıkarmazdı.

Dağlar iyesinden çekinip,

Sessizce çekip giderdi.”

Bunu düşününce gülesim geldi:

Bu nasıl dağlar iyesi?!

İnsanlar sessizce yürütmek için

Kamların bulduğu yalan!

Hileyle halkı ellerinde tutan

Hilecilerin düzeni devrildi!

Şimdi dağların iyesi biziz!

Eeeeey, güzel Altay’ımız!

Buna rağmen Surazakov’un edebi eserlerinde içinde yetiştiği sistemde
kendine yer bulmaya çalışan bir bilim adamının istekleriyle vatanına
ve milletine duyduğu sevgi ve bağlılık hislerinin çelişkisi vardır.
Onun eserlerindeki bu çelişki en güzel şekilde “Andıy Albatı Bar”
(Öyle Millet Var) şiirinde göze çarpar. Bu şiir şöyledir:

Andıy Albatı Bar!


Men künbadıştañ kelgen burjuyla ermekteşkem.

Ol boyın uçenıy dep aytkan.

“Men altay” deerimde, ol bütpegen.

“Andıy albatı bar ba?” degen.

Eh, burjuy! neni sege aydar?

Bilerim slerdi, uyalbas tañmalardı.

Sler meniñ kiçinek albatımdı

Kartadan çek kırıp salganaar.

“Altayı baylık, albatızı kiyik

Örö çıkpas, öspös” deşkeneer.

Azıydañ beri, Törölime umzanıp,

Cerimdi blaap alarga cürgeneer.

Cok, burjuy, andıy albatı bar!

Tuulu Altay, törölim de bar!

Slerdiy burjuylar biste de bolgon,

Ce Oktyabr olordı calmap koygon.

Onoñ beri köp cıldar ötti.

Emdi, burjuy, tündeştirip köröli

Slerdiñ le bistiñ cadın-cürümisti,

Kemibis artıktaar, akalaar emeş?

Altan cıl ulu Oktyabrga!

Altan cıl - özimniñ cıldarı.

Onçogor köriger: kanayıp carangan

Meniñ cerim Altaydıñ tuuları!

Meniñ albatım, ırıstu albatı,

Cayrap turu tuulardıñ baylıgı.

Bistiñ kultura slerdiyneñ artık.

Bistiñ iskusstvo slerdiyneñ biyik.

Bis slerdeñ emeş te tabıs emes,

Slerdiñ amadugar bistiyine cetpes.

Kederi tur burjuy cıdımar.

Men Altay kiji... Andıy albatı bar!



Öyle Bir Millet Var!


Ben Batıdan gelen burjuvayla konuştum.

O kendisinin bilim adamı olduğunu söyledi.

“Ben Altayım” dediğimde o inanmadı.

“Öyle millet var mı?” dedi,

Eh, burjuva! Sana ne söyleyeyim!

Sizleri biliyorum, sizin gibi utanmazları.

Sizler benim küçücük halkımı

Haritadan silmek istiyorsunuz.

“Altay zengin, halkı yabani.

Yükselmez, gelişmez” diyorsunuz.

Eskiden beri, Anayurdumu yönetip,

Yurdumu almak istiyorsunuz.

Hayır, burjuva, öyle halk var!

Dağlık Altay, vatanım da var!

Sizin gibi burujuvalar bizde de vardı,

Fakat Ekim onları yok etti.

O zamandan beri çok yıllar geçti.

Şimdi, burjuva, karşılaştırıp görelim

Sizinle bizim hayatımızı,

Hangimiz daha iyi, ilerde?

Ekime altmış yıl oldu!

Altmış yıl, gelişmenin yılları.

Hepiniz görün: nasıl güzelleşti

Benim yerim Altay’ın dağları!

Benim halkım, mutlu halk.

Yayılıp duruyor dağların zenginliği.

Bizim kültürümüz sizinkinden daha iyi,

Bizim sanatımız sizinkinden yüksek.

Biz sizden alçakta değiliz,

Sizin gayeniz bizimkine ulaşamaz.

Geride dur burjuva pis kokunu yayma.

Ben Altay kişi... Öyle millet var!



“Argımak”ta özgürlük mücadelesi anlatılan

Aydar Altay Türklerini, Argımak atı ise Altay Türklerinin kültür
değerlerini temsil etmektedir.

Surazakov “Argımak” adlı Altay -Türk efsanesinden esinlenerek
yazdığı “Argımak” adlı uzun manzumesinde ise baskıcı ve zalim bir
kağan tarafından anne ve babasının elinden zorla alınmış Aydar adlı
bir delikanlının özgürlük mücadelesini anlatır. Şiirde Aydar’a bir
ihtiyar gerçekleri anlatarak ona yol gösterir, kurtulması için
Argımak atını bulması gerektiğini söyler. Bunun neticesinde
gerçekleri öğrenen Aydar Argımak’ın terini içerek yakalandığı
hasatlıktan kurtulur. Zalim kağanın aşık olduğu Ay-Sılu adlı kızla
birlikte efsanevi at Argımak’a binerek kaçar. Anne ve babasına
kavuşur. Kanaatimize göre bu şiir sembolik bir tarzda yazılmıştır.
Şiirde özgürlük mücadelesi anlatılan Aydar Altay Türklerini, Argımak
atı ise Altay Türklerinin kültür değerlerini temsil etmektedir.

Yukarıda kısaca hayatı, ilmi ve edebi şahsiyeti hakkında bilgiler ver-
diğimiz Sazon Saymoviç Surazakov 10 Mart 1980 tarihinde ölmüştür. 70.
doğum yıl dönümünde Altay Özerk Cumhuriyetinin başkenti Gorno-
Altaysk’ta bir anma günü düzenlenmiş; Türkiye, Moğolistan,
Başkurdistan, Dağıstan, Kırgızistan, Hakasya, San Petersburg,
Novosibirsk, Barnaul ve Kemerovo’dan katılan ilim adamları folklor,
edebiyat, dil, tarih, etnografya, arkeoloji ile ilgili tebliğler
sunmuşlardır. Bu anma gününün büyük bir katılımla gerçekleşmiş olması
onun Altay - Türk folkloru ve edebiyatına hizmetlerini göstermek-
tedir. Toplantıda sunulan tebliğiler “Altay i Tyurko-Mongolskiy Mir”
adıyla 1995 yılında Gorno-Altaysk’ta neşredilmiştir.

KAYNAKLAR
Kataş, S., Opongoşeva, M., Çiçinov, V., Altay Literatura, Gorno-
Altaysk, 1977

Kataşev, S., Naukaga Berilgen Cürüm, Gorno-Altaysk, 1992

Kataşev, S., Kindikova, N., Altay Literatura Kereginde Sanaalar,
Gorno-Altaysk, 1992

Kazagaçeva, Z., Surazakov, S. S., Altay Literatura, Gorno-Altaysk,
1978

Kindikova, N., Emdigi Altay Lirikanıñ Keerdemi, Gorno-Altaysk, 1994

Palkina, P. A., Tadıkin, V. N., “Sazon Saymoviç Surazakov”, Sovetskya
Tyurkologiya, 2. Sayı Mart-Nisan, Bakü, 1980

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder