3 Mayıs 2011 Salı

Timurtaş, Faruk Kadri

FÂRUK KADRİ TİMURTAŞ

Son devrin Türk dil bilgini ve fikir adamı. 26 Şubat 1925 târihinde Kilis’te doğmuştur. Neseben,Kara Timurtaş Paşaya dayanır.İlk ve orta tahsilini Kilis’te, lise tahsilini ise İstanbul Kabataş Lisesinde 1942 yılında tamamlamıştır. 1942-1943 ders yılında İstanbul Üniversitesi Edebiyât Fakültesine kaydolmuştur.Türkoloji bölümünde On Yedinci Asır Şâirlerinden Edirneli Güftî ve Teşrifâtü’ş-Şuârası adındaki tezini hazırlamış ve 1946 yılının Haziran ayında mezun olmuştur. Şeyhi ve Hüsrev ü Şîrîn’i adlı tezi ile 9 Kasım 1950 târihinde edebiyat doktoru ünvânını almıştır.
28 Aralık 1950 târihinde üniversiteye intisâb eden Fâruk K. Timurtaş, Mayıs 1954’te fakülte tarafından Fransa’ya gönderilmiş, iki yılı aşkın bir zaman dil sâhasında araştırmalar yapmış, Fransızcasını mükemmelleştirmiş ve Phonétique Enstitüsünden sertifika almıştır.
Ekim 1956’da yurda dönen Fâruk Timurtaş,Haziran 1957-Ekim 1958 târihleri arasında vatanî vazifesini Sarıkamış’ta yedeksubay olarak yapmış; akabinde Şeyhî ve Çağdaşlarının Eserleri Üzerinde Gramer Araştırmaları adlı doçentlik tezini sunmuş, imtihanlarını başararak doçent olmuştur.
9 Mart 1960 târihinde evlenen Timurtaş, 1965 Şubat ve Mart aylarında Londra Üniversitesi Şark Dilleri Mektebinin dâvetlisi olarak İngiltere’ye gitmiştir. 1966 yılının ŞubatındanAğustosuna kadar altı aya yakın bir süre tekrar İngiltere’de bulunan Timurtaş, bu zaman zarfında Münih, Frankfurt, Paris,Amsterdam,Viyana, Roma ve Venedik gibi Avrupa’nın belli başlı şehirlerinde meslekî araştırmalar yapmış, 17 Nisan 1967 tarihinde profesörlüğe yükseltilmiştir.
1976 Mayısında Kıbrıs Türk Federe Devletinin dâveti üzerine Kıbrıs’a gitmiş ve konferanslar vermiştir. Bundan başka 1976 yılının sonbaharında Yugoslavya gezisine çıkmış,Türk Dili ve Edebiyat üzerine konuşmaları olmuş ve konferanslar vermiş; Prizren, Priştine, Üsküp, Saraybosna ve Belgrad gibi eski Osmanlı şehirlerinde mesleği sâhasında araştırmalar yapmış, Sofya’ya uğrayarak Türkoloji öğretim üyeleriyle fikir alış verişinde bulunmuştur.
Fâruk K. Timurtaş, devrinin ilim meclislerinde yer almış, Arapça ve Farsça dersler görmüştür. Onun yetişmesinde muhîtinin ve hocalarının mühim tesiri vardır. Daha lise yıllarında başta Fâruk Nâfiz olmak üzere Hıfzı Tevfik Gönensoy ve Nihad Sâmî Banarlı’dan dersler almıştır. Üniversite yıllarında ise İbnü’l-Emin Mahmûd Kemâl, İsmâil Hâmî Danişmend, M. Şekip Tunç, Ali Fuâd Başgil, Hilmi Ziyâ Ülken, Ziyâeddîn Fahrî, Mükrimin Halil gibi zatların çevresinde bulunmuştur.
Ömrünü Türk Dili ve edebiyâtına vakfeden,Türkoloji sâhasının bu büyük bilgini, hayatı boyunca talebe yetiştirmiştir. 25 Ocak 1982 târihinde beyin kanaması geçirmesi üzerine hastahâneye kaldırılmış ve 4 Temmuz 1982 (12 Ramazan 1402) tarihinde vefat etmiştir.Kabri Edirnekapı Sakızağacı Şehitliğindedir.
Türk milletinin her sâhada üstün bir millet olması için çalışan Prof. Dr. Fâruk K. Timurtaş, bilhassa eğitim ve öğretim üzerinde çok durmuştur. En büyük arzusu talebe yetiştirmek olan Timurtaş; kendi fakültesinden başka Gazetecilik Enstitüsünde, Yüksek Öğretmen Okulunda Türk Musîkîsi Konservatuarında da dersler vermiş ve bu yönden Türk ilim ve irfanına hizmette bulunmaya çalışmıştır.
Eserlerinden de anlaşılacağı gibi, yalnız sâhasının adamı olarak kalmamış,Türk milletinin çeşitli meseleleri üzerine de parmak basmıştır. Matbûâtla alâkasını kesmeyen Prof. Dr. Fâruk K. Timurtaş, çeşitli gazete ve dergilerde yazılar yazmıştır.Ayrıca Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsünün kurucuları arasında yer almış ve Kültür Bakanlığının komisyonlarında çeşitli hizmetlerde bulunmuştur.
Muallimler Birliği Başkanıyken ikinci defa ve son olarak Dil Kongresinin yapılmasını temin etmiş,Türkçenin düştüğü durumları ele almış ve ilmî yolun dışında dile olan uydurma müdâhalelere karşı çıkmıştır.Ona göre dilin sâdeleşmesi normaldir. Fakat bu, dilin kendi tabiî gelişmesi içinde cereyân etmelidir. Uydurmacılık, ilim tanımayan yıkıcılıktan başka bir şey değildir.Aşırı tasfiyeciliğe giderek gramer kâidesi tanımayan bu hareket, dil kânunlarına aykırı olduğu gibi Türkçenin yozlaşması demektir. Fâruk K. Timurtaş, Türk dilinin, ilmin önderliğinde gelişmesini ve zenginleşmesini müdâfaa eden bir ilim adamıdır.O, Türkçenin müdâfii olan diğer bütün arkadaşları gibi, bu fikirlere karşı olan kimseler tarafından,Türk Dil Kurumundan çıkarılmıştır.
Ders kitaplarının yanında, eserlerinin ekseriyeti dille ilgili olup,onun Türkdili hakkındaki araştırmalarını, fikirlerini ve mücâdelelerini geniş olarak ihtivâ etmektedir. Bilhassa; Türkçemiz ve Uydurmacılık,Yeni Kelimeler Sözlüğü,Dil Dâvâsı ve Ziyâ Gökalp, Dil Dâvâsı adlı kitapları,Türçenin kurtarılması için gayretlerini göstermektedir. Türkçe için; “Dil meselesi bir millî müdâfaa meselesidir. Dilimizi korumak, vatanı korumakla birdir. Çünkü dil de vatan kadar, târih kadar, gelenek ve töre kadar azizdir. Belki de hepsinin ifâdesi, onda olduğu için hepsinden öndedir. Dil olmayınca millet olmaz, milliyet olmaz.” diyen Prof. Dr. Fâruk K. Timurtaş, dil meseleleri dışında umumî kültür, memleket ve edebiyatla ilgili yazılar da yazmıştır.
Şâirliği de bir başka tarafıdır. Şiirlerinde, eserlerinde olduğu gibi dâimâ Türk milletini ve değerlerini işlemiş, kaybedilen toprakların ve târihin hasretini çekmiş ve dile getirmiştir.Vezin olarak, serbest, hece ve aruzu kullanmıştır. Bilhassa 1948-1949 yıllarında yazdığı şiirlerde millî ve insânî duygularla dolu bir ruhun çağladığı görülür.
Eserleri:
Altmış’ın üstünde ilmî makalesi, ona yakın tebliği, otuza yakın araştırma ve incelemesi bulunan Prof. Dr. Fâruk Kadri Timurtaş’ın eserleri de büyük bir yekûn tutmaktadır. Bunlar:
Mehmet Akif ve Cemiyetimiz (1962), Ali Şir Nevâî’nin Türk Diline Hizmetleri (1962), Osmanlıca (1962),Şeyhî’nin Hüsrev ü Şîrini (1963), Osmanlıca Grameri (1964), Dil Dâvâsı ve Ziya Gökalp (1965), Şeyhî-Hayatı ve Eserleri, Eserlerinden Seçmeler (1968), Mevlid (1970), Peyami Safâ’dan Seçmeler/Ergün Göze ile birlikte (1976), Şeyhî’nin Harnâmesi (1971), Yûnus Emre Dîvânı (1972), Millî Üniversite ve Reform (1972), Yeni Osmanlıca Metinler (1972), Klâsik ve Eski Osmanlı Türkçesi Metinleri (1974), Osmanlı Türkçesine Giriş (1972), TürkDili/Prof. Dr.Muharrem Ergin ve Prof. Dr.Mehmed Kaplan ile birlikte (1977), Eski Türkiye Türkçesi, XV. Yüzyıl (1981), Türkçemiz ve Uydurmacılık (1977), Osmanlı Türkçesi ve Grameri III (1979), Uydurma Olan ve OlmayanYeni Kelimeler Sözlüğü (1979), Târih İçinde Türk Edebiyat (1981), Dil Dâvâsı, Burhan Bozgeyik’le Mülâkat (1981)tır.

Aşağıdaki beyitler onun “Efendimiz” redifli nâtındandır:

Nûrun ki etti âlemi rakşân Efendimiz,
Yoktur cihânda zulmete imkân Efendimiz.
………………………….

Ma’zûr tut bu âcizi kim cür’et eyledi,
Zerreyken oldu şemse senâhân Efendimiz.
…………………………….

Dürr-i yetîmsin ki sana Mustafâ denir,
Ey on sekiz bin âleme sultân Efendimiz.
……………………………..

Gamzen o dem ki erdi kamer pâre pâredir,
Tutmuş onun da gönlünü hicrân Efendimiz.
……………………………….

Nâz uykusundan aldı götürmek için seni,
Cibrîl bu dâvet ile bulup cân Efendimiz.
…………………………………

Senden şefâat isteyi FÂRÛK geldi kim,
Gözyaşlarında derdi nümâyân Efendimiz.

http://www.superbilgiler.com/faruk-kadri-timurtas-kimdir-hayati-hakkinda-bilgi.html

FARUK KADRİ TİMURTAŞ [1]

Türk bilim hayatına, dil ve tarih şuuru getiren adam

        
Türkiyemizde Türk dili üzerinde büyük bir titizlikle fikir üreten, Türk gençlerinde ve son nesil Türk öğretmenlerinde büyük bir dil ve tarih bilinci geliştiren üç büyük alimimiz gelmiştir: Nihad Sami Banarlı, Faruk Kadri Timurtaş ve Necmeddin Hacıeminoğlu. Bunlar münhasıran dil üzerine titizlikle eğilen denemeler, makaleler ve nesirler yazmışlardır. Nihad Sami Banarlı’yı daha önce bu sütunlarda anlatmıştık. Her üçü de benim arkadaşlarım diyecek kadar yakınım olan bu üç Türk büyüğünden ikincisini de bu defa dizi yazımızın konusu yapıyoruz.


         Şunu da önemle belirtmek gerekir ki bugün onların çapında değilse bile onlara yakın bir zeminde de olsa artık dil üzerine yazılar yazan, fikir üreten ve kitaplar yayınlayan dilcilerimiz yoktur artık. Olanlar da yazmıyorlar. Faruk Bey inançlarında samimi ve dindar bir bilginimizdi. Namazlarını kılar, çevresindeki gençleri yetiştirmek onun en büyük zevki idi. Çocuğu olmadığı için çevresindeki öğrencilerini kendi öz çocuğu gibi görür ve onları her zaman ve zeminde korurdu. Asistanlarına doktorlarına kol kanat germesini bilen en değerli hocalardandı. Ölümünde hemen bütün öğrencileri bir gerçek baba kaybetmiş gibi gözyaşı dökmüşler ve dualar okumuşlardı.

        1925’de Kilis’te doğmuştur. Babası 1964’te vefat eden Avukat Kadri Timurtaş’tır İlk edebî ve lisanî bilgi ve zevkini aldığı babasının da Kilis Tarihi adlı bir kapital eseri vardır. Aynı zamanda eski ve yeni tarz da şiirleri de bulunan Kadri Bey, oğlunun edebi şahsiyetinin gelişmesinde en büyük rolü oynamıştır. Orta okulu Kilis’te liseyi İstanbul’da okumuştur. Lisede iken yaz tatillerinde Kilis’in değerli bilginlerinden olan Baytazzade M. Vakıf Tazebay’dan Farsça'yı öğrenmiştir. Gülistan, Bostan ve Hafız Divanı okumuştur. 1946’da İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nin Türk Dili ve Edebiyatı dalını bitirmiştir. Aynı fakülteye 1949’da asistan 1950’de de doktor olmuştur. 1958’de doçent 1967’de profesör olmuştur. Birçok Avrupa ülkesinde bulunmuştur. En uzunu Paris’teki 2,5 yıllık dönemdir. 1954-56 yıllarındaki Paris ikameti sırasında bu ülkenin dilini de öğrenmiştir. En son Londra’da 6 aylık bir öğretim üyeliği vardır. 1982’lerde İstanbul’da bir felç geçirmiş ve uzunca bir tedavi gördükten sonra vefat etmiştir. Yattığı yer cennet olsun.

        Başvuru kitapları yazdı...

        Faruk Kadri Timurtaş 1925-1982 yılları arasında yaşadı. Daha henüz altmış yaşını bile doldurmadan geçirdiği bir rahatsızlık sonucunda felç olarak uzunca bir zaman yattıktan sonra vefat etmiştir. Onun dil ve edebiyat konusundaki yazılarından bir bölümü iki cilt halinde ölümünden yirmi yıl sonra yayınlanmıştır. Yalnızca dil konusunda bir başka eseri de vardır.
Ayrıca Türk büyükleri ve Türk dil bilginlerinin hayatını denemeler halinde anlatan pek çok makalesi de vardır. Başta Türk klasikleri ve kültür eserlerinden Mevlid, Yunus Emre Divanı, Şeyhi Divanı ve Harname olmak üzere epeyce metin yayınları, tahlilleri ve açıklamaları olduğu gibi Baki Divanı’nda da açıklamalı şekilde yayınlanmıştır. Mithat Cemal Kuntay’ın “Türkün Şehnamesinden” eseri de onun tarafından yayına hazırlanmıştır. Eski Türk kültürünün temel eserlerinin okunması için önemli bir kaynak olan üç ciltlik “Osmanlıca” dizisi halen üniversitelerimizde ve dünya Türkoloji öğretiminde bir başvuru kitabı olma özelliğini ve değerini taşımaktadır.

        Bunların yanında Türk diline girmiş temelsiz ve uydurma kelimeleri içeren bir güzel sözlük de yayınlanmıştır. Yıllarca süren gazete ve dergi sahifelerindeki dil hataları ile ilgili pek çok makalesi ise toplanarak yayınlanmamıştır.
Bu yazıları başta “Düşünen Adam” “Bilgi” dergileri ile Yeni İstanbul ve Meydan gazetelerindeki Türkçe hataları üzerine yazdığı makaleleri ve ikazları vardır ki bütün bu süreli neşriyatında kelimelere kadar sinmiş büyük bir dil bilinci, büyük bir tarih değerlendirmesi vardır. Ayrıca Türk Yurdu dergisindeki ve Son Havadis gazetesindeki hafta sonu makaleleri de kitaplaşmamış durumdadır.

[1] http://www.angelfire.com/tn3/turkav/farukkadritimurtas.html

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder