Dede Korkut; Asırlarca soy soylayıp boy boylayan ve Türk Milleti’nin kültürel genetiğini şekillendiren belirli bir asra sığdırılamayan bilge ozanı ve “Oğuzname”nin yazarıdır. Dede Korkut’u Türklerinin millî destanı kabul ederek günümüze taşıyan ve bu alanda dünyada otoritesi sayılan Bozkırlı bilim adamımız, Prof. Dr. Faruk Sümer 20. Asrın Dede Korkut’u sıfatını fazlasıyla hak etmiştir.
Şuana kadar ulaşabildiğimin kadarıyla 129 âdet dev eserleri oluşturmasına rağmen, “Yazdığım ilk ve son eser” dediği ve bir ömür boyu büyük bir titizlikle araştırarak kaleme aldığı OĞUZLAR kitabı 5. Baskısını yapmıştır. Bu kitapta Oğuzlar’ın tarihi, boy teşkilâtı, destanları ana başlık halinde alınarak, bütün teferruatıyla isim ve yer belirtilerek ortaya çıkarılmış; harita ile birlikte Oğuz boylarının nüfus ve damgalarına da yer verilmiştir. Bu eser alanında yazılan ilk eser olma özelliğini de taşımaktadır
Bilimsel titizliği, Ortaçağ arkeolojisine verdiği önemle tanınmış, yazılı kaynaklar kadar şehir harabeleri, kaleler, yüzey yerleşmeleri, mezarlıklar, mezar taşları üzerinde araştırmalar yapar kitabeleri dikkatle okur ve değerlendirmiştir. Eğitim ve araştırmalarını yaparken Anadolu’yu karış karış gezmiştir.
Prof. Dr. Faruk Sümer günümüzdeki bazı bilim adamları gibi çeviri, bilgi hırsızlığı ve sadece belirli bir siyasi oluşumun sözcüsü olmamıştır. O, eserleriyle; Türkmen, Avşar Yörük, dadaş, efe, Çerkez, Kürt, Alevi, Sünni velhasıl toplumun tüm kesimine hitap etmiştir. Buna en büyük delilimiz ise son yıllarda sayıları hızla artan yöresel dernek ve vakıfların internet sayfalarına bakılırsa hemen hemen hepsi kendi yörelerini anlatırken kaynak olarak Prof. Dr. Faruk Sümer’in eserlerini göstermektedirler. İşte bu yönüyle de ÇAĞDAŞ ALPERENLİK duruşunu da ta yıllar önce ortaya koymuştur.
“Erzurum Tarihi, Prof. Sümer’e Minnet Borçlu”
Atatürk Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Enver Konukçu Prof. Dr. Faruk Sümer için; Erzurum tarihi için çok önemli olan ve Erzurum’daki ilk Türk devleti olma özelliğiyle Saltuklular’ı geniş ve ilk defa bilimsel verilere dayalı araştırmanın onun tarafından yapılmıştır. Özellikle Karakoyunlular ve Akkoyunlular ve daha sonraki Safeviler hakkında kaleme aldığı çalışmaları yeri henüz doldurulamamış eserlerindendir. Saltuklular’a büyük bir sevgi ile bakan ve yorumlayan tarihçi olarak hala yeri doldurulamamıştır. Kendisinin, Erzurum, Kars, Bitlis, Van ve çevresindeki seyahatlerinde topladığı maddi bilgileri, kaynaklar ile daha da zenginleştirmiştir.” diye belirtmiştir.
“O Bir Erzurum Sevdalısıydı”
Erzurumlulara Erzurum’u kastederek; “Anadolu’nun Kâbe’sinde yaşıyorsunuz, hem de atalarınız gibi kara, soğuğa bile aldırmadan…” demiş, Nene Hatun için de, “Selçuklu heybetinde bir hatun idi.” Diye, açıklamalarda bulunmuştur. Bir Bozkırlı olarak bana göre O, Erzurum’a karşı hayranlığını ifade ederken her halde doğup büyüdüğü yer olan ve herkes tarafından; “Havası ve suyu sert, insanı mert Bozkırlılar” sıfatıyla anılan bir memlekette (Konya, Bozkır, Akçapınar Köyü) doğup yetişmiş olmanın özünü yansıtmıştır.
Uzun ve yorucu çalışmalarını yaparken Konya ve Bozkır türküleri dinlemeyi çok severmiş, Konya’nın tarihi kent dokusunun bozulmasına da çok üzülmüş. Özellikle de 20–30 yıl ömrü kalan Altınapa Baraj’ı sularına gömülen en eski kitabeli Selçuklu Kervansaray’ı Altınapa’nın (1201) yok olmasına gönlü razı olmamıştır.
Prof. Dr. Faruk Sümer, üç sayı halinde çıkardığı “Bozkır Tarihi Hakkında Bilgiler” isimli eserinin ilki Türk Dünyası Tarih Dergisi’nde 1995 Haziran sayısında yayınlanmıştır. Eser şu an elimde mevcuttur. İleriki haftalarda köşemde sizlerle paylaşacağım.
Atatürk Kültür Dil ve Tarih Yüksek Kurumu, Türk Tarih Kurumu Asli Üyesi, Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesinde, İstanbul Türk Musikisi Konservatuarında, Adapazarı Konservatuarında, Mimar Sinan Üniversitesi’nde dersler vermiş, ayrıca Londra ve Frankfurt Üniversitelerinde de misafir profesör olarak bulunmuştur. 1971 yılında California Üniversitesi’nden gelen Tarih Bölümü Başkanlığı’nı reddederek Türkiye’de çalışmayı tercih etmiş, Türk Tarihî ve Kültürü sahasında dersler ile birçok Asya ve Avrupa şehirlerinde konferanslar vermiştir.
Oğuzlar (1967), Dede Korkut Kitabı (A. Edip Uysal ve Warren S. Walker ile birlikte, 1972); İngilizcesi; The Book of Dede Korkut, ABD, 1992), Türklerde Şehircilik, 24 Oğuz Boyundan Biri Olan Çepniler, Yabancı Pazarı gibi yaklaşık 129 eser yayınlamış, ömrünün son yıllarını Türkistan Tarihi isimli çalışmalara adamış ancak bitiremeden 24.10.1995 tarihinde İstanbul’da her ölümlü gibi, bu dünyaya veda etmiştir.
Şu an en küçük oğlu Dr. Gültekin Sümer, İstanbul Maltepe Üniversitesi’nde asistan olarak babasının yolunda bilimsel çalışmalarını sürdürmektedir. Merhum Prof. Dr. Faruk Sümer’i ölümünün 13. yılında rahmet ve şükranla anıyorum.

Muammer TUNAHAN
Meram Fevzi Çakmak İlköğretim Okulu
Beden Eğitimi Öğretmeni
muammertunahan@hotmail.com