M. H. KAZAKKIZI
Türk Yurdu Dergisi, Kasım 2008, Cilt:28, Sayı:255
Manisa’nın Salihli ilçesinin asri mezarlığında abidevi bir baş-taşının altında 1908 yılında, bugün bir kısmı Kazakistan bir kısmı Çin Halk Cumhuriyeti sınırları içinde kalan Doğu Türkistan’a bağlı Tarbagatay Dağlarının Altın Emil nehrinin boylarında doğan, ve 1985 senesinde 77 yaşında Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak “uluğ Türik mellatının” sıcak ve şefkatli topraklarında, Anadolu’nun batısında kıyamet gününde Anadolu’daki “Türik otanı üçin” şehit olan binlerce Türk evladıyla beraber Allah katına çıkmak üzere bu hayata gözlerini yuman Alibek Hakim yatmaktadır.
Alibek Hakim, XX asrın 40’lı yıllarında, Doğu Türkistan’da başlayan istiklal hareketine katılarak, Doğu Türkistanlı Kazak ve Uygur mücahitleriyle ülkü birliği içinde askeri, siyasi mücadelelere katılmıştır. Doğu Türkistan’daki istiklal mücadelesinin başarısızlığa uğraması ve 1949 senesinde artık bütün Çin’i kontrol ederek batıyı, Doğu Türkistan’ın ezeli Türk olan topraklarını da istilaya başlayan Mao idaresinin tehdidi altında Alibek Hakim, Manas-Savan ve Tanrı dağlarının bugünkü Çin devleti hududunda kalan Erentav bölgesinin bir avuç Kazak’ını yılmaz mücadelelerle hür dünyaya çıkarmıştır. O devirde Doğu Türkistan’dan hür dünyaya başka göçler de olmuştur. Ancak hiç bir göç kafilesi, Türkün en eski yurdu olan yüksekliği 7300 metrelere ulaşan kutsal Tanrı Dağlarının binlerce yıldır erimeyen buzullarından (Javşay geçidinden) sadece çoluk çocuk genç ihtiyar Kazaklarını değil, bütün göç kafilesini buzullardan ayakları kayan develerinin ayaklarına keçe bağlayarak, koyun, at ve bütün diğer sürüleriyle birlikte aşırmıştır. Alibek Hakim göç kafilesinin insanlarını, gençlerini ve ihtiyarlarını, atlar, develer, koyunlardan ibaret hayvan sürülerini, toplarını ve tüfeklerini, yurtlarını ve çadırlarını 324.000 kilometre kare alana sahip dehşetli Taklamakan çölünden, Tarım havzasının en derin yerindeki Lop Nur gölünün üzerindeki buzlardan geçirmiş, dünyanın geçit vermez çatısı olan Himalayaların buzundan, soğuğundan, oksijensizliğinden, Tibet yollarının aşılmaz geçitlerinden geçirmiştir. Alibek Hakim ve silah arkadaşları bütün bu tehlikelerden ziyade arkalarından kendilerini yakalamak için bütün askeri güçlerini seferber ederek gelen Çinli silahlı kuvvetlere karşı silahlarını, toplarını, tüfeklerini son ana kadar kullanarak defalarca çarpışarak, kaç seferler pusulardan kurtularak, bir çok kez askeri kuşatmaları yararak göç eden kafilenin canlarını ve mallarını korumak için şehit olarak, yaralanarak, şehit olanları cihat ettiği için inşallah cennet yolcusu olarak, sağ kalanları inşallah Allah katında gazilik mertebesi ümit ederek 1950 senesinin sonunda Hindistan hududuna ulaşmış ve ancak hür dünya hudutlarına geçişte silahlarını teslim etmişlerdir.
Alibek Hakim kendi göç kafilesinin gelecekte hür dünyada doğacak, büyüyecek nesillerinin yaşayacağı vatan için, hayal ötesi mücadelelere katlanarak hürriyete kavuşturdukları gelecekleri için kan, dil, din ve soy kardeşi Türkiye Cumhuriyetinin, o zamanki tek hür Türk kalesi Türkiye devletinin topraklarını seçmiş ve bundan yarım asır önce Ege’nin sıcak Manisa’sının şirin Salihli ilçesinde yaşamaya başlamıştır. Böylece Türkiye Cumhuriyeti oldukça seyrek olsa da gazete ve dergi makalelerinden, hatırat kitaplardan gerçek Orta Asya Türklüğünün hiç bir yabancı kültüre muhatap edilmeden saf ve temiz olarak Türkiye’deki kan, din, dil ve soy kardeşlerinin arasında yaşamak için getirilen bir grubuyla 50 yıl önceden tanışmıştı.
Artık yarım asırdan daha fazla bir zamandan beri Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları olan o Kazakların lider dedeleri, artık bağımsız olan, bağımsız düşünceler geliştirerek geçmişlerini, tarihlerini, asırlar önceki kan ve soy bağlarını tekrardan hatırlayan bağımsız Orta Asya Türk Cumhuriyetlerinde de resmi olarak yad edilen ve adına yayınlar yapılan şahsiyetler arasına katılmıştır.
Bu amaçla, 2008 senesinde doğumunun 100. yılı dolan Alibek Hakim’in hatırası, ülküsü için:Alibek Hakim, XX asrın 40’lı yıllarında, Doğu Türkistan’da başlayan istiklal hareketine katılarak, Doğu Türkistanlı Kazak ve Uygur mücahitleriyle ülkü birliği içinde askeri, siyasi mücadelelere katılmıştır. Doğu Türkistan’daki istiklal mücadelesinin başarısızlığa uğraması ve 1949 senesinde artık bütün Çin’i kontrol ederek batıyı, Doğu Türkistan’ın ezeli Türk olan topraklarını da istilaya başlayan Mao idaresinin tehdidi altında Alibek Hakim, Manas-Savan ve Tanrı dağlarının bugünkü Çin devleti hududunda kalan Erentav bölgesinin bir avuç Kazak’ını yılmaz mücadelelerle hür dünyaya çıkarmıştır. O devirde Doğu Türkistan’dan hür dünyaya başka göçler de olmuştur. Ancak hiç bir göç kafilesi, Türkün en eski yurdu olan yüksekliği 7300 metrelere ulaşan kutsal Tanrı Dağlarının binlerce yıldır erimeyen buzullarından (Javşay geçidinden) sadece çoluk çocuk genç ihtiyar Kazaklarını değil, bütün göç kafilesini buzullardan ayakları kayan develerinin ayaklarına keçe bağlayarak, koyun, at ve bütün diğer sürüleriyle birlikte aşırmıştır. Alibek Hakim göç kafilesinin insanlarını, gençlerini ve ihtiyarlarını, atlar, develer, koyunlardan ibaret hayvan sürülerini, toplarını ve tüfeklerini, yurtlarını ve çadırlarını 324.000 kilometre kare alana sahip dehşetli Taklamakan çölünden, Tarım havzasının en derin yerindeki Lop Nur gölünün üzerindeki buzlardan geçirmiş, dünyanın geçit vermez çatısı olan Himalayaların buzundan, soğuğundan, oksijensizliğinden, Tibet yollarının aşılmaz geçitlerinden geçirmiştir. Alibek Hakim ve silah arkadaşları bütün bu tehlikelerden ziyade arkalarından kendilerini yakalamak için bütün askeri güçlerini seferber ederek gelen Çinli silahlı kuvvetlere karşı silahlarını, toplarını, tüfeklerini son ana kadar kullanarak defalarca çarpışarak, kaç seferler pusulardan kurtularak, bir çok kez askeri kuşatmaları yararak göç eden kafilenin canlarını ve mallarını korumak için şehit olarak, yaralanarak, şehit olanları cihat ettiği için inşallah cennet yolcusu olarak, sağ kalanları inşallah Allah katında gazilik mertebesi ümit ederek 1950 senesinin sonunda Hindistan hududuna ulaşmış ve ancak hür dünya hudutlarına geçişte silahlarını teslim etmişlerdir.
Alibek Hakim kendi göç kafilesinin gelecekte hür dünyada doğacak, büyüyecek nesillerinin yaşayacağı vatan için, hayal ötesi mücadelelere katlanarak hürriyete kavuşturdukları gelecekleri için kan, dil, din ve soy kardeşi Türkiye Cumhuriyetinin, o zamanki tek hür Türk kalesi Türkiye devletinin topraklarını seçmiş ve bundan yarım asır önce Ege’nin sıcak Manisa’sının şirin Salihli ilçesinde yaşamaya başlamıştır. Böylece Türkiye Cumhuriyeti oldukça seyrek olsa da gazete ve dergi makalelerinden, hatırat kitaplardan gerçek Orta Asya Türklüğünün hiç bir yabancı kültüre muhatap edilmeden saf ve temiz olarak Türkiye’deki kan, din, dil ve soy kardeşlerinin arasında yaşamak için getirilen bir grubuyla 50 yıl önceden tanışmıştı.
Artık yarım asırdan daha fazla bir zamandan beri Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları olan o Kazakların lider dedeleri, artık bağımsız olan, bağımsız düşünceler geliştirerek geçmişlerini, tarihlerini, asırlar önceki kan ve soy bağlarını tekrardan hatırlayan bağımsız Orta Asya Türk Cumhuriyetlerinde de resmi olarak yad edilen ve adına yayınlar yapılan şahsiyetler arasına katılmıştır.
Kazakistan Cumhuriyetinin Kültür Bakanlığınca, 2008 Kasım ayının ilk haftasında,
KALİYBEK HAKİM(ZAMAN, TAGDIR =KADER VE TARİH) Konulu İlmi Bir Konferans organize edilmiştir.
“Ulug Türik Mellatının” bekası için geçmişte ve halen mücadele eden, çalışan ve gayret gösteren Türik evlatlarının hepsine birden selam olsun!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder