29 Haziran 2011 Çarşamba

Karauğuz, Tahir Akın

TAHİR AKIN KARAUĞUZ
Ömer ÖZCAN
Taşrada yaşamasına rağmen çalışmalarıyla Türkçülük tarihinde önemli bir yer işgal eden mümtaz simalardan biri de Tahir Akın Karauğuz'dur. Uzun ömrünün son demlerine kadar muhafaza ettiği heyecanı ile Türkçülük vadisindeki çalışmalarını sürdüren Karauğuz eskilerin hezarfen tabir ettikleri şahsiyetlerdendir.
Hayatı, Ailesi ve Tahsil Dönemi
Resmi nüfusa kayıtlı adıyla Tahir Karauğuz 1898 yılında bugünkü idari bölünme ile Karabük'e bağlanan Safranbolu ilçesinde doğmuştur. Babası , 'Karakullukçuoğlu ' namıyla bilinen bir aileye mensup olan saraç ustası Mehmet Hilmi Gürol, annesi ise aynı mahallin tanınmış ailelerinden Emin Efendi'nin kızı Şükriye Hanım'dır. Bugün bazıları hayatta olmayan üç kız ve iki erkek kardeşi daha vardır. Kız kardeşlerinden Melahat Hanım orman mühendisi olan Kayserili Fazıl Hisarcıklılar ile evlenmiştir. Fazıl Hisarcıklılar 1944 Milliyetçilik Olayı'nda yedek subay olarak görev yapmakta iken tutuklanarak yargılanan isimlerden biridir. Annesini çok küçük yaşta kaybetmiştir. İlkokulu ve ortaokulu Safranbolu'da tamamladıktan sonra lise öğrenimi için ailesi tarafından Kastamonu'ya gönderildi .(1) O sırada Anadolu'da bulunan az sayıdaki liselerin arasında temayüz etmiş bulunan Kastamonu Sultanisi'nin öğretim kadrosu içinde Türk fikir hayatının seçkin kalemleri bulunmakta idi. Öğretmenleri arasında, Çankırılı Ahmet Talat (Onay) , İsmail Hakkı (Uzunçarşılı) , Hasan Fehmi(Turgal) , İsmail Habib (Sevük)  gibi gelecekte yazar ve tarihçi olarak ünlenecek önemli isimler vardır. Ahmet Talat, Kastamonu'daki görevi esnasında Tiraje isimli haftalık bir edebiyat dergisi neşretmiştir. (2) Edebiyat öğretmeni İsmail Habib'in edebiyat kültürünün gelişmesinde önemli tesiri olmuştur. Arkadaşlarının birer ikişer askere alınması üzerine 1916 yılında gönüllü olarak askere gitti. İhtiyat Zabitleri Talimgâhı’nı tamamladıktan sonra yedek subay olarak Karadeniz bölgesindeki 5. Kolordu, 14. Fırka, 526 sayılı Sahil Muhafaza Piyade Taburu'nda emir subayı ve bölük kumandan vekilliği görevlerinde bulundu. Firari ve eşkıya takibinde bulunan birliği ' Yıldırım Bey Müfrezesi'  unvanı ile anılmaya başlandı. 1918'de ihtiyat mülazimisani rütbesi ile terhis olundu. (3)Lise son sınıfta yarım kalan tahsilini tamamlamak üzere Kastamonu'ya dönerek 1919'da edebiyat şubesinden mezun oldu. (4) Zonguldak'ı daimi ikametgâh olarak seçerek yerleşip ve önde gelen simaları arasına girdikten sonra,  müstakbel eşini de aynı yerden seçti. Şehrin tanınmış sakinlerinden Mustafa Barlı'nın kızı Hacer Hanım'la (1907 d. ) 1928 yılında evlenmiştir. Çağlayan (1929-1992) ile Doğu (d. 1941)  isimli iki erkek çocuk sahibi olmuştur.  İTÜ Mühendislik Fakültesi mezunu olan Çağlayan İTÜ’den Petrol Yüksek Mühendisi olarak mezun olan Doğu Karauğuz bütün meslek hayatını Türkiye Petrolleri A. Ş.’de geçirmiş, 2002 yılında emekli olmuş, halen sağ bulunan annesi ve ailesiyle birlikte Ankara'da ikamet etmektedir. Tahir Karauğuz’un her iki oğlundan birer erkek torunu bulunmaktadır. 4 Haziran 1982 tarihinde İstanbul'da vefat etmiştir. Cenazesi 6.6.1982 günü Şişli Camii'nde kılınan öğle namazını müteakip Aşiyan Kabristanı’nda toprağa verilmiştir. (5) Ölümü üzerine İstanbul ve taşra basınında hayatı ve çalışmaları hakkında bilgi verilen çok sayıda yazı ve haber çıkmıştır. (6)  Şehre yaptığı hizmetlerden dolayı yayınevinin bir zamanlar bulunduğu caddeye Zonguldak Belediyesi tarafından 'Tahir Karauğuz Caddesi' adı verilmiştir.
Çalışma Hayatı 
Liseden mezun olduktan bir süre sonra memuriyete intisap edip bugün Bartın'a bağlı bir ilçe olan Ulus’a Nahiye Müdürü olarak tayin edildi. Nahiyeye bağlı 67 pare köyü tek tek dolaşarak halkın milli mücadeleyi desteklemesi yolunda çalıştı. Zonguldak'ta madencilik yapmakta olan dayısı Maksut Çivi’nin sürekli olarak yaptığı davet üzerine memuriyetten istifa etti. Dayısının Zonguldak ve Kozlu'da bulunan dört kömür ocağının mesul müdürü olarak çalışmıştır. Bu görevi ile birlikte Garp Cephesi Komutanlığı'na bağlı bulunan Zonguldak ve Kozlu bölgeleri Askeri Polis Müdürlüğü görevini de üstlenmiştir. Kısa bir süre de Akçakoca İskele ve Limanlar Kumandanlığı'nda görev yapmıştır. Yeni Türkiye'nin mimarlarından Yusuf Akçura Nisan 1921'de Mehmet Emin Yurdakul ile birlikte Karadeniz ve İnebolu yoluyla Ankara'ya gidip Kemalist harekette yerini almıştı. Birkaç ay sonra ihtiyat subayı olarak vazife alan Akçura'nın himayesine giren Karauğuz, Garp Cephesi Kumandanlığı'nın Matbuat ve İstihbarat Şubesi'nde teğmen olarak göreve başladı. Halide Edip(Adıvar) , Yakup Kadri (Karaosmanoğlu)  ve Yusuf Akçura'nın da içinde bulundukları   'Düşman Mezalimini Tespite Memur Edebi Heyet’te görevlendirildi. Heyetin hazırladığı kitapların Ankara'da basımını takip etmenin yanında istihbarat biriminin basınla ilişkilerini yürüttü. Vazifesinin bitiminde tayin olduğu Zonguldak’ta istihbarat subaylığını 1925 'e kadar sürdürdü. İlde aynı zamanda sivil idarenin Matbuat ve İstihbarat Müdürlüğü görevini de yerine getirmişti. Dayısının yardımlarıyla şehirde ilk matbaayı , ' Zonguldak Karaelmas Yazım ve Basımevi'ni kurmuştur. Bundan sonra serbest hayatta gazetecilik ve basım işleri ile uğraşmaya başlamıştır. Ticari hayatı yanında ortaokul Türkçe öğretmenliğinde de bulunmuştur. (7)  Yayıncılık faaliyeti sırasında değişik yıllarda irili, ufaklı çeşitli dergi ve kitapların yanı sıra gazeteciliği Zonguldak'ın çevresine yaymak istedi. Safranbolu, Amasra için uzun ömürlü olmayan gazeteler neşretti. Maddi menfaat beklemeden büyük bir gazetecilik sevgisi yürüttüğü bu çalışmalar sonucunda 1960'lı yıllarda ekonomik sıkıntılarla karşılaştı. Büyük borç yükü altına girmesi sonucunda matbaasını devrederek 1962 yılında, öğrenimleri dolayısıyla daha önce İstanbul’a giden çocuklarının yanına yerleşti. Burada da boş durmayarak daha önce eski harflerle neşredilen bazı kitapların yeni basımlarını yaptı. Kurduğu dernekler vasıtasıyla anma günleri tertipledi. Ailesinin geçimine katkı sağlamak gayesiyle sözleşmeli olarak 7.3.1975 ile 11.2.1977 tarihleri arasında o sırada İstanbul Topkapı'da bulunan Başbakanlık Osmanlı Arşivleri’nde görev yaptı.
Fikir ve Cemiyet Hayatı
Tahir Karauğuz, ilk şiirini küçük yaşta kaybettiği annesi için yazmıştır. Lise öğrenimi için gittiği Kastamonu’da canlı bir fikri ve edebi ortam bulmuştur. İsmail Habib'in tesiri altında kalmıştır. Lisede dil bilgisini güçlendiren, sanat anlayışını geliştiren öğretmenleri onun gelecekte takip edeceği fikri çizginin temellerini atmışlardır. Hayatı boyunca akide haline getirdiği fikri muhteva ile milli kültüre bağlı kalmış, bu yolda neşriyatta bulunmuştur. Kastamonu'da İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin bünyesinde kurulan Türk Gücü'ne kaydolduktan sonra vatan ve millet sevgisi ile yüklü şiirler terennüm etmeye başlamıştır. Gökalp’in üzerindeki tesiri sadece şiirle kalmamış, dilde yenileşmenin hararetli takipçisi olmuştur. Ömür boyu dilde Türkçecilik akımına sadık kalmıştır. O dönem münevverlerini izleyerek Abdülhak Hamid 'in Sardanapal'ında gördüğü  'Akın' mahlasını (8) seçmiş, babasından ayrı olarak, Türkçülüğünün tesiri ile Oğuz’un kendi yorumuna uygun şekilde  'Uğuz'  imlası ile ve yanına beldesinin sembolü olan kömürün rengi karayı eklemek suretiyle 'Karauğuz'u soyadı yazdırmıştır.    23 Aralık 1913 tarihli Kastamonu’da İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin organı olarak çıkan 'Köroğlu' gazetesinde basılan ilk makalesini, Safranbolulu hemşehrilerinin donanmaya yardımda gösterdikleri fedakârlığını övmek gayesiyle kaleme almıştır. I. Dünya Savaşı’ndan dönerek tahsiline devam ettiği Kastamonu’da kendini ateşli bir ortamın içinde buldu. Mustafa Kemal'in Samsun'a çıkmasından sonra milli mücadeleyi desteklemek gayesiyle iki genç arkadaşı Hüsnü (Açıksöz)  ve Ahmet Hamdi (Çelen)) ile birlikte Açıksöz gazetesini neşretmeye başladılar. Merkezi yönetime bağlı ve  'Hürriyet ve İtilaf Fırkası’nın denetimi altındaki Kastamonu’da o sırada böyle bir gazetenin neşri oldukça güçtü.  Dayısının arkadaşı olan Vali İbrahim Hakkı Bey gerekli ruhsatın verilmesinde kolaylık gösterdi. Gazete İstanbul Hükümeti’nin taraftarı olan Zafer Gazetesi ile birlikte Vilayet Matbaası’nda basılarak 15 Haziran 1919 tarihinden itibaren çıkmaya başladı. İlk nüshada bulunan yazıların büyük çoğunluğu Tahir Karauğuz tarafından hazırlamıştı. Lise müdürü edebiyatçı Mehmet Behçet Yazar'ın da bir yazısı bu nüshada çıkmıştı. Gazete açıktan milli mücadeleyi desteklediğini belli etmişti. Gazetenin neşriyatı sonucunda şehrin milli mücadeleyi destekleyenler arasına katıldığı gazetenin 16 Eylül tarihli nüshasında duyurulmuştur.
Ulus'ta Nahiye Müdürlüğü görevi esnasında bütün köylerde 'Müdafaa-i Hukuk-u Milliye Cemiyeti’nin şubelerinin kurulmasını sağlamıştır. Zonguldak'ta çalışmaya başladığında gençleri etrafına toplayarak aynı cemiyetin şubesinin kurulmasını sağladı. Şehrin müftüsü ve gençlerle birlikte açtığı kampanya ile yerli ve yabancı maden şirketlerinin Maden İdaresi’nin tartısından geçen kömürlerden ton başına 2 lira bağış kesilerek Ankara Hükümeti’ne verilmesi sağlandı. Kömür havzasının meseleleri ile ilgili yazılarını Açıksöz'e göndermeye başladı. Hatta gazetenin 22 Ocak 1921 tarihli nüshası 'Zonguldak'a Mahsus Nüsha-i Mümtaze' olarak çıktı.
Vatan ve millet sevgisini ihtiva eden şiirleri Anadolu'nun çeşitli gazete ve dergilerinde neşredilmeye başlanmıştı. Çeşitli şiirlerini kitap haline getirerek, 1922 yılında 'Orduya Armağan' adıyla yayınladı. Kitabın sonunda bulunan 'Destan' adlı şiiri ,'Garb Cephesi Kumandanlığı'nca ayrıca bastırılarak birliklere dağıtılmıştı. 1922 yılında 'Orta Anadolu'da Yunan Faciaları' isimli kitabından sonra, 9 Mayıs 1922 tarihli bir mektup gönderen Mustafa Kemal  ;'Hissiyatı-i vataniyyelerinize teşekkür eder, hidemat-i milliyede mazhar-ı muvaffakiyet olmanızı temenni ederim.' demiştir. Karauğuz'un ilk kitaplarının neşrinden itibaren, başta Mustafa Kemal, İsmet İnönü, Fevzi Çakmak olmak üzere askeri erkân ile Türk edebiyatının seçkin simalarının kendisine gönderdikleri mektuplar ile her türlü muhavere notları oğlu Doğu Karauğuz'un nezdinde muhafaza edilmektedir.
Tahir Karauğuz'a , 'Mücadele-i Milliye'de Asar-i Hamaset ve Fedakarisinden'  dolayı, TBMM 'nin 23 Mayıs 1926 tarihli oturumunda alınan kararla 'beyaz şeritli' İstiklal Madalyası verildi. Daha sonra ,'Zonguldak Müdafaa-i Hukuk Aza-i Sabıkasından' dolayı, TBMM 'nin 26 Mayıs 1930 tarihli kararı ile İstiklal Madalyası'nın şeridi ' kırmızı'ya çevrildi.
Dayısının katkılarıyla ve onun 69 nolu maden ocağında şehrin ilk matbaasını 'Zonguldak Karaelmas Yazım ve Basımevi' adıyla kurdu. Türk basın tarihinde Zonguldak’ın ilk süreli yayını olan 'Zonguldak' gazetesi 23 Mart 1923 tarihinde bu basımevinde basıldı. 1923-953 yılları arasında 30 yıl süre iye yayın hayatında bulunan gazete kömür havzasının tarihini ihtiva etmenin yanında şiir ve sanata tahsis ettiği sahifelerinde Orhan Şaik Gökyay ve Behçet Kemal Çağlar’ın ilk edebi ürünlerine yer vermiştir.
Zonguldak Maden İşletmesi'nde çalışmaya gelen mühendisler arasında bulunan yabancıların 'Saint Barbe' gününü  'Madencilik Günü ' olarak kutlama temayülü belirmişti. Karauğuz Türk'e has bir kutlama günü tesis edilmesinden yana idi. Zamanın İşletme Müdürü Hüseyin Fehmi İmer ve yazar Ahmet Naim Çıladır 'ın katılımlarıyla üçlü bir komite teşkil edildi. Yapılan inceleme sonucunda Türkiye'de kömürün ilk olarak 1829 yılında Ereğli'nin Kestaneci Köyü’nde 'Uzun Mehmet ' tarafından bulunduğu ve  ' 8 Kasım ' gününün Zonguldak'ta 'Kömür Bayramı' olarak kutlanacağı valilik tarafından açıklandı. Bayram ilk defa 1932 yılında kutlanmaya başlandı.
Karauğuz Zonguldak'a ilk geldiğinde şehir Fransızların işgali altında idi. İşgal güçleri idari işlere karışmamakla birlikte yabancıların madenler üzerindeki çıkarlarını korumakla vazifeli idiler. Kömür işletmesi Fransız askeri gücünün kontrolü altındaydı. 21 Haziran 1921'de şehri terk etmişlerdir. Zonguldak Halkevi başkanı olduğu sırada Halkevleri Müfettişliği görevini yürüten Behçet Kemal Çağlar ile birlikte bir teklif hazırlayarak 21 Haziran tarihinin 'Kurtuluş Günü' olarak kutlanması talep edildi.  Teklifin kabul edilmesi üzerine şehrin kurtuluş günü halkevi tarafından düzenlenen şölenlerle ilk defa kutlandı.
Karauğuz yaptığı kesin neşriyat faaliyeti ile çevrenin kültürel değerlerinin tespiti yanında milli kültürün ülke çapında yaygınlaşması yolunda da gayret gösterdi. Zonguldak bölgesi maden ocaklarının varlığı sebebiyle bünyesinde yoğun bir işçi kesimi barındırmakta idi. İşçiler, yeraltı faaliyetinde bulunan TKP'nin de yoğun propagandası altında bulunmakta idi. Türkiye'de solun faaliyetleri üzerine yapılan araştırmalarda TKP’nin bölgedeki çalışmalarından bahsedilmektedir. Karauğuz, neşriyatı ve cemiyet çalışmaları ile bu tür faaliyetleri tesirsiz kılmaya gayret göstermiştir. Kırım Türklerinin Lideri ve Kırım Milli Merkezi'nin Başkanı Cafer Seydahmet Kırımer ile yakın dostluk ilişkileri kurmuştur. Kırımer, Zonguldak Halkevi, Zonguldak Maden Teknik Okulu ve Karabük'te verdiği konferanslarında konu olarak mahiyeti hakkında yeterli bilgiye vakıf olduğu bolşevizmi ele almıştır. Kırımer'in bu konferansları daha sonra kitap halinde neşredilmiştir .(9) Karauğuz'un taşrada yaptığı seviyeli ve muhtevalı neşriyat takdir edilmiştir. Bu gayretin farkında olan Milli Kütüphane’nin banisi Adnan Ötüken radyoda 'Kitap Sevenler Saatı' adı ile yaptığı programın 3 Ocak 1944 tarihindeki sunuşunda Doğu dergisinden söz etmiştir. Derginin milliyetçilik ve Türkçülük meselelerine ait değerli yazılarla memleketin bu köşesinde pek hayırlı olan faaliyetine ciddiyetle devam ettiğini, tanıtımını yaptığı sayıda Ziya Gökalp'e ait tanınmış imzaların yazıları ve son derece kıymetli vesikaların bulunduğunu belirtmiştir.  Türkiye'de Milli Şef Dönemi isimli iki ciltlik hacimli bir araştırmada II. Dünya Savaşı döneminde neşredilen Turancı yayınlar hakkında verilen bilgiye Doğu da dâhil edilmiştir. Derginin Kasım 1942'de yayın hayatına başladığı belirtildikten sonra yazı kadrosu içinde   'Cafer Seyid Ahmet (Edige) Kırımal 'ın da bulunduğu ifade edilmektedir .(10)  Karauğuz’un Türkçü çevrelerle ilişkisi ve dergisinde Türkçü önderlerin yazı ve şiirlerine sık sık yer vermesinin, kendisinin de bizatihi tek parti yönetiminin taşradaki mutemetlerinden olmasına rağmen belli çevrelerin tepkisini ve dikkat-i nazarlarını üstüne çektiği anlaşılıyor. II. Dünya Savaşı'nın sonlarına doğru savaşan taraflar arasında hâkimiyeti sağlama dengesinin Almanların aleyhine dönmesi üzerine, hükümetin Türkçüler arasında geniş bir tutuklama hareketinde bulunarak Sovyetlere şirin görünmeye niyetlendiği bu sahada araştırma yapanların üzerinde birleştikleri ortak bir noktadır. Yakın dönem siyasi tarih araştırmalarında verilen Türkçüler hakkındaki mutasavver tutuklama listesi taslaklarında dönemin siyaset ve fikir dünyasında dikkat çekici isimler bulunmaktadır. Listede Karauğuz’un adı ile birlikte yakın dostluk ilişkilerinin bulunduğu ve imzalarına dergilerinde yer verdiği Cafer Seydahmet Kırımer, Orhan Şaik Gökyay, Fethi Tevetoğlu, Hüseyin Namık Orkun, Ziyaeddin Fahri Fındıkoğlu 'nun isimleri de bulunmaktadır. (11) 3 Mayıs 1944 'te Atsız-Sabahattin Ali davasının duruşmasından sonra Ankara'da yüksek öğrenim gençliğinin yaptığı nümayişler üzerine önceden tasarlanan tutuklamalara başlandı. Hükümetin önceden tasarlanan listedeki önemli isimleri tutuklamaya cesaret edemediği için tutuklamaların kapsamını dar tutarak umumiyetle gençler ve bir iki orta yaşlı tanınmış isimle iktifa ettiği görüldü. Karauğuz'a dokunulmamakla birlikte eniştesi Fazıl Hisarcıklılar, Zonguldak M. Çelikel Lisesi Öğretmeni Ziya Özkaynak (12) , hemşehrisi ve o sırada Ankara Hukuk Fakültesi öğrencisi olan İsfendiyar Baruönü (13)  gözaltına alınanlar arasında bulunmakta idi. 1944 tutuklamalarından kısa bir süre önce yapılan ara seçimlerde Zonguldak’tan CHP listesinden Dr. Rebii Hikmet Barkın milletvekili seçilmiştir. Karauğuz yakın arkadaşı Barkın'ın milletvekili ve üstelik Zonguldak vilayetinin temsilcisi olarak seçilmesinden son derece mutlu olmuştur. Bu seçimi milli dava yolunda ilk zafer olarak gördüğünü ifade etmiştir. Barkın'ın fikirleri ve kişiliği ile Türkçü çevrelerde müspet tesir bırakan bir kimse olduğu anlaşılmaktadır .(14) 3 Mayıs hadisesinden sonra yargılama safhasında Atsız savunmasında yapılan gösterilerin kendisi tarafından değil, Rasih Kaplan, Reşat Şemsettin, Behçet Kemal, Rebii Barkın, Suud Kemal ve Tahsin Banguoğlu isimlerindeki milletvekillerinin şifahi telkinleri ile oluştuğunu belirtmiştir. (15) Bu ifadeden CHP grubunda Barkın’ın da aralarında bulunduğu Türkçü çizgide belli sayıda bir grup milletvekilinin bulunduğu kabul edilebilir. Karauğuz'un isminin böyle etkili bir dost çevresinin bulunmasına rağmen tutuklanmaları kararlaştırılanların listesinde bulunması dikkat çekicidir.
1940'lı ve 1950'li yıllarda Zonguldak'ta CHP İl Yönetimi’nde başkan ve üye olarak görev aldı. Aynı zamanda Halkevi Başkanlığı’nda bulundu. Yerel seçimlere katılarak İl Genel Meclisi ve İl Daimi Encümen üyeliği görevlerinde bulundu. Atatürk ve İnönü'ye duyduğu hayranlık parti çalışmalarına katılmasına sebep olmuştur. Tek parti döneminde siyasi ve sosyal faaliyetlerindeki etkinlikleri sonucunda etrafta zaman zaman milletvekili seçileceği yolunda kanaatler oluşmuştur. Milletvekili seçimlerine katılmak üzere bazı teşebbüslerde bulunduğu bir arkadaşına yazdığı mektuptaki ifadelerinden anlaşılmaktadır. 1944 seçimlerinin sonuçlarının belli olması üzerine kaleme aldığı bu mektubunda bundan sonra Doğu dergisinin neşriyatı ve (Orta-yüksek öğrenime yardım kurumu) işleri ile ilgileneceğini ifade etmiştir. Bu iki çalışmanın da Türkçülük için olduğunu, başka bir şey düşünmediğini, bu uğurda ne vazife düşerse, ne fedakârlık istenirse, canla başla gönüllü olacağını ifade etmiştir. Onu milli mücadelenin en hararetli yıllarından itibaren tanıyan Enver Behnan Şapolyo 26 Şubat 1950 tarihli bir yazısında :"İşte Tahir Karauğuz, Kuvayı Milliye ruhunun verdiği ateşle, Zonguldak şehrini Türkiye’nin irfan merkezi yaptı. Onun büyük hizmetini görenler, adını daima hayırla anacaklardır. Gönül arzu eder ki, Zonguldak’ın vatanseverleri, onu daha büyük vatan hizmetine seçsinler. Bu kadirşinaslığı ancak Zonguldak yapabilir. Onu sevenler, Zonguldaklılardan bunu bekliyorlar ." demek suretiyle siyasi beklentilere sözcülük yapma görevini yerine getirmiştir. Toplumun bütün kesimlerini alakadar eden sahalarda faaliyette bulunan bazı cemiyetlerin çalışmalarına katıldı. 20.8. 1946 tarihinde Vali Halid Aksoy, Rafet Güneş (Beden Eğ. Öğr. ) , İzzet Çakmaklı, Hakkı Gülerman, Mehmet Çelikel, Cemil Akalın (Vilayet encümeni mümeyyizi) ile birlikte Zonguldak Öğrenime Yardım Kurumu teşkil edildi. O dönemde şehirlerarası gidiş gelişin elverişli olmaması sebebiyle çevredeki fakir öğrencilerin tahsile devam edebilmelerine sağlamak üzere lisenin yanında 'Öğrenci Yatıevi' ünvanı ile bir yurt tesis etmiştir. Yurdun ihtiyaçları dernek tarafından karşılanmış, eğitim ve öğretim bakımından gerekli nezaret ise lise öğretmenleri tarafından yerine getirilmiştir. Dernek sayesinde çok sayıda öğrencinin lise ve yüksek öğrenim görmesi mümkün olmuştur. Zonguldak'ta eğitimin gelişmesi için büyük maddi katkılarda bulunan Mehmet Çelikel birlikte çalıştığı arkadaşı Karauğuz'u , 'El için kendini eskiten Tahir '  sözleriyle tarif etmiştir.
Karauğuz'un Gökalp’ın tesiri ile ilk gençlik yıllarından itibaren Türkçecilik akımının samimi bir taraftarı olarak hayatının bütün safhalarında aşırılığa kaçmamak kaydıyla dilde sadeleşmenin sağlanmasına çalıştığı bilinmektedir. Bu sahadaki çalışmaları kitap neşriyatıyla kalmamış yeri geldikçe gazete ve dergilerde makaleler neşretmiştir. Doğu'nun 24-25.  sayılarında   'Ay adları ve Anayasa'nın Türkçeliği' başlıklı bir makalesi çıkmıştır. Bu makalesinden dolayı Ulus gazetesinde kendisinden söz edilerek tebrik edilmiş, dergisi bütün okuyuculara tavsiye edilmiştir. (16)
Bundan başka İhtiyat Zabitleri Cemiyeti, Kızılay, Çocuk Esirgeme Kurumu, Türk Hava Kurumu, Milli İktisat ve Tasarruf Kurumu, Öğretmenler Birliği, İşçi Yardım Sandıkları, Amele Birliği, Türk Basın Birliği Zonguldak Temsilciliği, Basın-Yayın Derneği, Amasra’yı Sevenler Derneği gibi isimlerini saymadığımız çok sayıda dernekte üye ve yönetici olarak görev yaptı. Türk Dil Kurumu üyesi idi. Mahalli seviyede yaptığı bu cemiyet faaliyetlerinde tüketemediği enerjisi ile kurduğu iki ayrı dernekle Türkiye'nin bütününe hizmet etmeyi düşündü. Daha sonra yerleştiği İstanbul'da 'Türk Büyüklerini Anma ve Yaşatma, Türk Güzelliklerini Tanıtma ' ile çok sevdiği şair için ' Abdülhak Hamid'i Sevenler ' derneklerini kurarak başkanlıklarını yaptı. 1962 yılında yerleştiği İstanbul'da ileri yaşına rağmen zamanını boşuna harcayacak yapıda olmadığından kurduğu iki dernek vasıtasıyla ünlü kültür, sanat ve devlet adamları için anma günleri düzenlemeye başladı. Aslında bütün bu çalışmaları neredeyse tek başına gerçekleştirmiştir. Büyük bir inançla, ilgili kişileri ve kuruluşları bir araya getirerek, gerekli mali kaynakları harekete geçirerek ve en ince ayrıntısına kadar tüm faaliyetleri üstlenerek sayısız anma toplantısı düzenledi. Anma toplantılarının tespit edilebilen miktarı 1962-1974 yılları arasında 280 tanedir. Sonraki yıllarda da anma günleri düzenleme faaliyetine devam etmiştir.
Yayınları
1.       GAZETELER:
2.       Açıksöz: Kastamonu, Vilayet Matbaası, 1918-1923
3.       Zonguldak: Zonguldak, Karaelmas Basımevi, 1923-1953
4.       Kömür :            "                      "                 "       , 1942-1945
5.       Safranbolu-Karabük  ,   "           "                 "       ,1951-1954
6.       Amasra: Zonguldak, Karaelmas Basımevi, 1951
7.       Günün Sesi ,      "                 "              "        , 1954-1959
8.       Işıkveren ,          "                 "              "        , 1956-1957
B -DERGİLER:
1.       Karaelmas, Zonguldak, Karaelmas Basımevi, 1938-1941
2.       Türk Kanadı ,    "                  "                 "        , 1938
3.       Doğu           ,      "                  "                 "        , 1942-1950, Saffet Matbaası
Karauğuz İstanbul'a ikametgâhını naklettikten sonra eski sayılarından seçtiği yazılarla yakın dostlarına dağıtmak üzere Doğu dergisinin ikinci tertip neşrini yapmıştır: Saffet Matbaası, İstanbul, 1973-1978 (17)

C - KİTAPLAR:

1.       Orduya Armağan, Kitabhane-i Sudi, İstanbul, 1922. 44 sahife ve 15 şiirden ibarettir. Önsözü Halide Edib Adıvar tarafından kaleme alınmıştır.
2.       Orta Anadolu'da Yunan Faciaları, İstanbul, 1922, Matbaa-i Amire. 90 sahife ve 20 bölümden meydana gelmiştir.
3.       Mithat Akif, Zonguldak, 1932, Karaelmas Basımevi.
4.       Zonguldak Havzası -Uzun Hasan'dan Bugüne Kadar, Zonguldak, 1934, Karaelmas Basımevi.
5.       Öz Türk Adları Kılavuzu, Zonguldak, 1935, Karaelmas Basımevi.
6.       Ekler-Kökler Üzerine Deneçler, Dil Araştırmalarına Gerekçeler, Zonguldak, 1936, Karaelmas Basımevi.
7.       Zonguldak Kılavuzu, Zonguldak, 1936-1937, Karaelmas Basımevi.
8.       Milli Şef İnönü Zonguldak’ta, Zonguldak, 1940, Karaelmas Basımevi.
9.       Basın Kanunu ve Benim Görüşlerim, Zonguldak, 1950, Karaelmas Basımevi
10.    Safranbolu- kasaba Durumu ve Hükümet Konağı Meselesi, Zonguldak, 1950, Karaelmas Basımevi
11.    Ahmet Hamdi Akseki, Zonguldak, 1950, Karaelmas Basımevi.
12.    Devde-i Kaside ve Gazel, Zonguldak, 1951, Karaelmas Basımevi.
13.    CHP Nasıl Kuruldu? , Zonguldak, 1954, Karaelmas Basımevi.
14.    Uzun Mehmet’ten Günümüze Kadar Türkiye'de Kömür, Zonguldak, 1959, Karaelmas Basımevi. Dördüncü sırada künyesi bulunan kitabının yeniden basımıdır.
15.    Anadolu'dan Koğduklarımız, İstanbul, 1965, Deniz Basımevi. Orduya Armağan ve Orta Anadolu'da Yunan Faciaları kitapları eski harflerle basılmıştı. İki kitabı birlikte yeni harflerle bu isimle yayınlamıştır.
16.    Türklüğün Öğünçleri, İstanbul, İstanbul, 1974, Saffet Matbaası.
17.    Türklüğün Öğünçleri-Bir Ömür, İstanbul, 1976, Saffet Matbaası.
D-NAŞİRLİĞİNİ YAPTIĞI KİTAPLAR:
1.       İnkilap ve İstiklal, Cevdet Kerim İncedayı, Zonguldak, 1936, Karaelmas Basımevi.
2.       Halkevi'nden Köye, Ahmet Naim Çıladır, Zonguldak, 1937, Karaelmas Basımevi.
3.       Abdülhak Hamid ve Dolayısıyla, Necip Fazıl Kısakürek, Zonguldak, 1939, Karaelmas Basımevi
4.       Madencinin Kitabı, Bedri Güneri, Zonguldak, 1940, Karaelmas Basımevi
5.       Madencinin Öğütleri, Hayri Döler, Zonguldak, 1940, Karaelmas Basımevi.
6.       Kömür Havzasında Yeni Eserler, Ahmet Gürel, Zonguldak, 1941, Karaelmas Basımevi.
7.       Maarif Vekili Hasan Ali Yücel'in Zonguldak Söylevleri, Zonguldak, 1944, Karaelmas Basımevi.
8.       Zonguldak'ın Milli İrade'ye Kavuştuğu Gün, Çağlayan Karauğuz, Zonguldak, 1945, Karaelmas Basımevi.
9.       Zonguldak'ın Atatürk Günü, 29 Ağustos 1931, Çağlayan Karauğuz, Zonguldak, 1946, Karaelmas Basımevi.
10.    19 Şubat: Halkevi Bayramı, Çağlayan Karauğuz, Zonguldak, 1947, Karaelmas Basımevi.
11.    Fırka Nedir? , Ziya Gökalp, Zonguldak, 1947, Karaelmas Basımevi
12.    Âşık Naili, Sadi Yaver Ataman, Zonguldak, 1947, Karaelmas Basımevi.
13.    Modern Sanat ve Bugünkü Türk Sanatı, Mahmut Cuda, Zonguldak, 1948, Karaelmas Basımevi.
14.    Farabi, İ. Behçet Akın, Zonguldak, 1950, Karaelmas Basımevi.
15.    Mevlana Celalüddin-i Rumi, İ. Behçet Akın, Zonguldak, 1950, Karaelmas Basımevi.
16.    Malazgirt Muharebesi, Ziya Gökalp, Zonguldak, 1951, Karaelmas Basımevi
17.    Yıldızlar Konuşuyor, Sadi Günel, Zonguldak, 1951, Karaelmas Basımevi
18.    Güzeller Arasında, Sadi Günel, Zonguldak, 1951, Karaelmas Basımevi.
19.    Sanat Yıldızları, Sadi Günel, Zonguldak, 1952, Karaelmas Basımevi.
20.    Sanatkârlar Dünyası, Sadi Günel, Zonguldak, 1956, Karaelmas Basımevi.
NOTLAR
1.       Tahir Akın Karauğuz hakkında ki yazımızın tamamlanmasında ve ailesi hakkında bilgi eksiklerimizin giderilmesinde oğlu Sayın Doğu Karauğuz'un büyük yardımını gördüm. Kendisine müteşekkirim.
2.       Akın Tahir Karauğuz, Türk Dili ve Edebiyatı Ansiklopedisi, V. , İstanbul, 1982, s. 191-192, Zonguldaklı Yazarlar Zonguldak'ı Yazanlar, Kdz. Ereğli, 1998, s. 77, Zonguldak Kültür ve Eğitim Vakfı Yayını.
3.       Mehmet Behçet Yazar , 'Edebiyatçılarımızı Tanıyalım : 'Tahir Karauğuz ' , Yedi Gün, Sayı 387, İstanbul, 6 Ağustos 1940
4.       İbnülemin Mahmud Kemal İnal, Son Asır Türk Şairleri, İstanbul, 1969, s.2140-2142
5.       Vefatını haber veren ilan Tercüman gazetesinin 5.6.1982 tarihli nüshasında çıkmıştır.
6.        Milliyet, 5.6.1982, Hürriyet, 5.6.1982, Günaydın, 5.6.1982, Tercüman, 5.6.1982, Yeni Karabük, 7.6.1982, Bizim Safranbolu, 8.6.1982, Yenice Gazete(Zonguldak) , 12.6.1982, Bartın, 12.6.1982
7.       İnal, a.g.e. , s. 2140
8.       M. Behçet Yazar, Edebiyatçılarımızı Tanıyalım: Tahir Akın Karauğuz, Yedigün, Sayı 387, 6.8.1940
9.       Cafer Seydahmet Kırımer, Rus Tarihinin İnkılâba, Bolşevizme ve Cihan İnkılâbına Sürüklenmesi, İstanbul, 1948. Yazarın bu kitabı daha sonra sorumsuzca bir tasarrufla adı değiştirilerek yeniden basılmıştır: Rus Yayılmacılığının Tarihi Kökenleri, Ankara, 1997, Diyanet Vakfı Yayınları. Sayın İsmail Otar'ın nezdinde muhafaza edilmekte olan Kırımer'in şahsi arşivinde yaptığımız inceleme sırasında Karauğuz’un yazdığı çok sayıda mektup bulunduğunu gördük.
10.    Cemil Koçak, Türkiye’de Milli Şef Dönemi (1938-1945) , I . Cilt. , İstanbul, 1996, s. 671. Türkçüler hakkında fazla iddialı indi değerlendirmelerde bulunan yazar Cafer Seydahmet ile Edige Kırımal'ın iki ayrı şahsiyet olduğunun farkında bile değildir. Aynı sahifede dergi olarak nitelendirdiği Doğu'yu aşağıda 'Büyük Ülkü Gazetesi' olarak göstermektedir: dp.227 
11.    Günay Göksu Özdoğan , ' Turan'dan 'Bozkurt'a -Tek Parti Döneminde Türkçülük (1931-1946) , İstanbul, 2001, s. 303
12.    Ömer Özcan, Türkçülük Tarihinden İsimler: Ahmet Ziya Özkaynak, Türk Yurdu, Sayı 144, Ağustos 1999, s. 51-55. Özkaynak’ın, Karauğuz’unda kurucuları arasında bulunduğu Zonguldak Öğrenime Yardım Kurumu tarafından tesis edilen 'Öğrenci Yatıevi' çalışmalarına destek olduğu anlaşılıyor. Özkaynak’ın, Karauğuz  vasıtasıyla ilişki kurduğu Cafer Seydahmet Kırımer ile   karşılıklı olarak yazışmada bulunmuştur. 1944'te gerçekleştirilen umumi tutuklamalar esnasında gözaltına alınan Özkaynak suçsuz bulunması üzerine yargılama başlamadan serbest bırakılmış ve eski görevine dönmüştür. Onun başından geçenlere rağmen Türkçülük yolundaki çalışmalarına devam ettiğini Cafer Seydahmet Kırımer'e  ,'Zonguldak Öğrenime Yardım Kurumu Öğrenci Yatıevi Çevirenliği '  başlıklı bir kâğıda yazdığı 23.9.1945 tarihli mektubundan anlamaktayız. Mektup İsmail Otar'ın arşivinde mahfuzdur. İnceleme fırsatı verdiği için kendisine müteşekkiriz.
13.    Ömer Özcan, Türkçülük Tarihinden İsimler: İsfendiyar Baruönü, Türk Yurdu, Sayı 147, Kasım 1999, s. 18. Baruönü emekli olduktan sonra ikamet etmekte olduğu İstanbul’da 1.9.2002'de vefat etmiş, cenazesi 4.9.2002 tarihinde Erenköy Galippaşa Camii’nde kaldırılarak Ümraniye Ihlamur Kuyu Mezarlığı'na defnedilmiştir .(Hürriyet, 4.9.2002)
14.    Dr.Rebii Hikmet Barkın, 1898 tarihinde İstanbul'da doğmuştur. Ortaöğrenimini İstanbul’da tamamladıktan sonra gittiği Almanya'da Frankfurt Main Üniversitesi Tıp Fakültesi'nden mezun olmuştur. Doktor olarak Türkiye'de ve Afganistan'da uzun süre görev yapmıştır. Afganistan'da Türk dünyasının içinde bulunduğu durumu yakından görme ve inceleme imkânı bulmuştur. Türkiye'ye döndükten sonra mesleki ve siyasi çalışmaları yanında Türkçü kesimin önde gelen isimleriyle yakın münasebette bulunmuştur. 1944 yılı ara seçimlerinde girdiği TBMM'de Zonguldak milletvekili olarak 1946 yılına kadar görev yapmıştır. 1946 seçimlerinde, 1944 Milliyetçilik hadiseleri sebebiyle CHP Listelerine konulmamıştır. Bu yazı vesilesiyle hayatı ve şahsiyeti üzerine yaptığımız küçük bir araştırma sonucunda yeni nesillere tanıtılması gereken, ismi ve hizmetleri unutulan değerli bir şahsiyet olduğunu gördük.
15.    Uğur Mumcu, 40’ların Cadı Kazanı, İstanbul, 1990, s. 83
16.    Ulus , 'Karauğuz ve Doğu ' , Ankara, 27.1.1945
17.      14.5.1947 tarih ve 1170 sayılı yazı ile Talim ve Terbiye Dairesi Başkanlığı tarafından okullara tavsiyesinde sakınca bulunmadığının bildirilmesi üzerine Milli Eğitim Bakanlığı dergiden bir miktar abone olunmuştur.  Milli Eğitim Bakanlığına sunulan 13.6.1949 tarihli dilekçede  , ' yedi yıldan beri büyük ülkü yolunda tuttuğumuz programa sadakatle büyük fedakârlıklara katlanarak çıkardığımız Doğu için, yeni ve koruyucu bir yardım olacağı ' belirtilerek derginin ilkokullara tavsiyesi talep edilmiştir. Talim ve Terbiye Dairesi Başkanlığı'nın 29.6.1949 sayılı yazıları ile derginin ilkokul öğretmenleriyle okullara tavsiyesi uygun görülmüştür.
http://www.turkocagi.org.tr/modules.php?name=Izbirakanlar&pa=showpage&pid=13

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder