10 Haziran 2011 Cuma

Yakup Beğ

Yakup Beğ

Oğuz Çetinoğlu- 19 Haziran 2003


Yakup Beğ, 1820–1877 yılları arasında Doğu Türkistan’da yaşamış bir
millî kahraman, bir devlet adamıdır.
Yakup Beğ, Taşkent yakınlarındaki Piskat şehrinde dünyaya geldi. Emir
Timur soyundan geldiği söylenir. Babası ve dedesi kadı idiler.
Saygıdeğer insanlardı. Yakup Beğ, molla olmaya niyetli iken, 1847’de
kayınbirâderinin yönlendirmesi ile Siriderya Irmağı üzerinde önemli
bir kale olan Ak Mescid’in komutanlığına tâyin edildi. 1853’te
harekete geçen Rus ordusu, Ak Mescid’i almak için hücum etti. Yakup
Beğ yirmi altı gün müddetle başarılı bir şekilde kaleyi savundu.
Ruslar kaleyi teslim alınca da canını kurtarmayı başardı. Kokand
şehrine yerleşti. Burada siyâsetle meşgul oldu. Kendisine Kokand
Hanlığı görevi verildi. Fakat 1864 yılında yine Rusların saldırısına
uğradı ve mağlup oldu.

Bu yıllarda Doğu Türkistan, Kulca şehrindeki Mançu Genel Valisi’nin
yönetimindeydi. Vali, iç işlerinde serbest, dış meselelerde ise
Pekin’e bağlı idi. Doğu Türkistan’daki Müslüman Türkler ise kendi
görevlileri tarafından yönetiliyordu. Başta bulunan ve Hâkim Beğ
olarak anılan yönetici, hukukî işler ve vergi toplanmasından sorumlu
idi. Mançular, Hâkim Beğ’in kendilerine sâdık olması için maaş ve
değeri yüksek toprakların işletilmesi hakkını veriyorlardı. Zaman
zaman Hâkim Beğ’ler çeşitli sebeplerle görevlerinden azlediliyorlardı.

1820 yılından sonra Doğu Türkistan’da Çin yönetiminden hoşnut
olmayanların sayısında artış oldu. Bu sebeple ayaklanmalar başladı.
Huzursuzluklar artınca, Kaşgar’da ikamet edecek bir müfettiş tâyin
edildi. Müfettiş, vergilerin toplanmasına nezâret edecek, Mançu
idâresine karşı olan düşünce sâhiplerini belirleyip
cezalandıracaktı. Bu tedbirler, huzursuzlukları daha da artırınca,
Kaşgar dışında olan Yakup Beğ, 1865 yılında Kaşgar’a geldi. Geldikten
bur müddet sonra da Doğu Türkistanlılar kendisini Hâkim Beğ olarak
görevlendirdiler. Göreve başladıktan sonra ilk iş olarak; bütün
Müslümanları kendi tarafına çekti. Mançu garnizonunu tesirsiz hâle
getirdi, Kaşgarya üzerindeki hâkimiyetini güçlendirdi. Bu işler için
çok çalıştı ve büyük mücâdeleler verdi.

Yakup Beğ, mükemmel bir yönetici idi. Her şeyi kontrol altına almış,
emrindeki devlet memurlarının halkı âdaletle yönetmelerini
sağlamıştı. Yönetimin şeraite uygun olması için valileri, kadılar
aracılığı ile denetim altında tutuyordu. Devlete karşı gelen
âsilerden ve sapık inançlı kişilerden müsâdere ettiği toprakları,
devlete sâdık inançlı kişilere adâletle dağıttı. Boş arazileri de
hazineye gelir sağlamak amacıyla sattı. Sarayda ve devlet idâresinde
her türlü şatafatı ve israfı yasakladı. İslâm çizgisinden bir milim
bile ayrılmayan yönetimi ile halkın sevgisini, güvenini ve desteğini
kazandı. Osmanlı Devleti ile iyi ilişkiler içerisine girdi. Osmanlı
Devleti, çöküş sürecinde olmasına rağmen, halifelik makamı sebebiyle
Türkistan’da hâlâ büyük bir güçtü, itibarı vardı.

Yakup Beğ, Osmanlı Devleti’nin dışında, İngiltere ve Rusya ile de
dostane ilişkiler kurdu. İngiltere, Kaşgar üzerinden Hindistan’a
ulaşacak bir istilâ ordusu sebebiyle Doğu Türkistan’a ilgi duyuyordu.
İkinci sebep te Doğu Türkistan’ın bölgenin en önemli ticâret yolu
üzerinde bulunmasıydı. İngilizler 1949’da Pencap’ı da yönetimleri
altına alınca, Doğu Türkistan’a ilgileri arttı. Yakup Beğ,
İngilizlere bazı ticârî imtiyazlar verdi, vergi indirimi uyguladı ve
karşılıklı elçi bulundurulmasını kabul etti. Bunun karşılığında Yakup
Beğ, çok miktarda silâh aldı, ordusunu güçlendirdi.

Yakup Beğ’in Doğu Türkistan’ı, en büyük tehlike, Çin’den sonra Rusya
idi. Yakup Beğ, Rusya’dan nefret ediyor olmakla birlikte, tehlikenin
zararlarını en aza indirmek için bazı tâvizler vermenin gerekliliğine
inanıyordu. Ruslara da İngilizlere olduğu gibi bazı ticârî imtiyazlar
ve vergi indirimi tanıdı.

Bu iki ülke ile iyi geçinmesi sâyesinde, halkına huzurlu yıllar
yaşattı, ülkesini imâr etti.

Çinliler, Doğu Türkistan’ın bağımsızlığına ve güçlenmesine tahammül
edemiyorlardı.1875’ten itibaren saldırıya geçtiler. Bir taraftan da
halk üzerinde kışkırtıcılık yapıyorlar, aşırı disiplinden
bunalanları, kendi yönetimlerine karşı isyana teşvik ediyorlardı.
1876 yılı Ağustosunda da Çinliler, Urumçi’yi işgal ettiler. 1877
Nisanında Yakup Beğ, Çin ordusuna karşı koyamadı ve ağır bir
yenilgiye uğradı. Yaklaşık bir ay sonra da öldü. Yakup Beğ’in ölüm
sebebi öğrenilememiştir. Çin kaynakları onun zehir içerek intihar
ettiğini iddia ederler. Batılı kaynaklar ise, Yakup Beğ’in Çinliler
tarafından şehit edildiğine dair görgü şahitlerinin ve belgelerin
olduğunu söylerler.

Yakup Beğ’in ölümünden sonra oğulları arasında taht kavgası başladı.
Büyük oğlu Kuli Beğ, kardeşi Hac Beğ’i öldürttü. Fakat Kuli Beğ’in
gücü Kaşgarya’da otoriteyi sağlamaya yetmedi. Yıllar kargaşa
içerisinde geçti. St. Petersburg Antlaşması’nın imzalanmasıyla Doğu
Türkistan, 1882 yılında Sinkiang: Yeni Sömürge adı ile Çin eyâleti
hâline geldi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder